bi insan nasıl zengin olur

Ben milyonerken sen 28kuruşsun ah zengin günlük. Giyotinle başı kesilenin bile 'noluyo lan' diyebilme imkanı varken, ben daha ne hissettiğimi bilmeden düşüncesizce kendimle konuşuyorum. İstanbuldayım. Nasıl bir şehir bilinmez. Nelere kadir kim bilir. Kim bilir? Bi bilen varsa. Yoksa yok. İnsan yok diyebilmeyi bilmeli. Önce kendine. Bu 4 kilo kullanılarak ikinci bir 4 kg şeker tartılır (2). üçüncü 4 kg tartılır (3), dördüncü 4 kg tartılır (4). geriye yine 4 kg şeker kalır. -9.tartılarda da bu 4 kg lık şekerler ikiye bölünür. C-12: Çocuğa göre trenin hızı 90 + 60 = 150 km/saattir. Buradan 6 x 150 x1000 / 60 x 60 = 250 m. bulunur. C-13: 504. bir insanın zengin olduğunu nasıl anlaşılır. alışverişte aldığı ürünün fiyatına bakmadan market arabasına koymaktır.bu aynı zamanda avmlerde ya da buram buram kapitalizmin koktuğu mağazalarda tekrarlamaktır. hayır abi nasıl yapıyolar ya insan bi fiyatına bakar adam alıyo koyuyo.bizde kuruş hesabı yapıyoruz. genelde Anlayışlı(ara ki bulasın), Sevecen (kesin şımarır), Akıllı (bunu da tilkiliğe kullanır) Değer veren (gider alakasız insanlara değer verir beni es geçer) Sevginin kıymetini bilen (ben ciddi düşünmüyorum der) Sadık (ama aklı tutar başkalarına kayar sürekli) Vazgeçtim istemiyorum sevgili falan. 0 0 0 0. Faslı Bir Kız İle Evlenmek İçin Size Gereken Belgeler Şöyle: Tüm belgeler Fransızca ya da Arapça’ya çevrilmeli ve 4’er adet de fotokopisi gerekiyor. Tabi bunların yanında Fas’ta da oranın devlet mercilerinden adli sicil ve evlenmesine mani olmadığına dair belge alıyorsunuz. Site De Rencontre Pour Femme Celibataire Gratuit. MURAT SEVİNÇ Bugün faşizmi anlatan klasikleşmiş eserlerden alıntıların yer alacağı bir yazı vardı aklımda, sonraya bıraktım. İki gün önce okuduğum bir haber nedeniyle. Radikal’in dijital arşivi de kapatılmış. Bir-iki yerde konu edildi. Aynı sorular üzerine düşünmenin yararına inanıyorum Böyle bir parti, hangi niteliklere sahip bir toplumu yirmi küsur yıl yönetebilir? Bir partinin seçmeni, yandaşı şusu busu değil, milyonlarca insanı, toplum adı verilen kalabalığımızı kastediyorum. Nasıl insanlarız, ne yapıp ediyoruz ve ne düşünüyoruz biz, nasıl bir yer burası, her şey nasıl olabildi ve oluyor? Bir parti seçmenini ya da irili ufaklı yurttaş kümelerini itham etmek işin kolay ve kestirme yanı. Hiçbir parti yalnızca aldığı oy sayesinde yönetmez, rıza üretmek zorunda, kendisine karşı olanın da asgari rızasını. Sened-i İttifak’tan bugüne, Osmanlı-Türk modernleşmesi başlığı altında anlatılan onca kurum ve tarihsel birikim, ne oldu da gözümüzün önünde bu hale getirilebildi? Güçlü olan yanında, güçsüz yanımız ve zaaflarımız hangileri? Tarih, sınıf mücadelesi, sistemler, anayasalar, kurumlar, yerleşik gelenekler ve hâkim inanç, inanışlar… Bir araya geldiklerinde ortalama bir insan çıkarıyor ortaya, kendi koşullarının sonucu olan insanı. Değişmesi için, öncelikle o koşulların değişmesi gerekiyor. Bu nedenle, verili unsurlardan birini heybeden çıkarıp yerine diğerini koymak, örneğin yeni bir anayasayla başka bir hükümet sistemi benimsemek, hemen hiçbir zaman umulan sonucu doğurmuyor. Önce koşulların, ardından koşulların ürünü olan insanın ve insanlar arasında kurulan her düzeydeki ilişkinin göz önünde bulundurulması gerek. Osmanlı-Türk modernleşmesinin iki yüz yıllık tarihinin ve eğitim gördüğümüz kurumların hem müfredatı hem de ideolojisinin bize öğrettiği, klasik/liberal demokrasilerin işleyişi, kurumları ve bizim o muasır medeniyete’ ulaşma konusundaki azmimizin gerekliliği, oldu. Üzerine kütüphaneler dolusu çalışma yapılmış böyle bir konuda gevezeliğe gerek yok, karmakarışık tarihsel örüntü ve türlü mücadeleler sonucunda, imparatorluk bakiyesi bir cumhuriyette bazı konularda başarıya ulaşıldı, bazıları olmadı, bir de yarım yamalak tutan işler var. İnsan faktörü, burada, hem belirleyen hem belirlenen durumunda. Şimdiki yaşımda ülke manzarasına baktığımda, yıllarca öğrendiğim ve anlattığım, mütemadiyen gelişen, ucu bucağı olmayan, varacağı yer bilinmeyen ve başına gelişmiş’ sıfatını ekleyerek aktardığımız demokratik siyasal sistemin’ Türkiye’de hiçbir zaman muadilleri ölçüsünde yerleşmeyeceğini düşünüyorum. Bu düşünce, umuttan, umutsuzluktan, geçici hezeyandan ya da bizden bir şey olmaz’ zevzekliğinden kaynaklanmıyor tahmin edilebileceği gibi, toprağın ve insanın özgül sınırları var, yapılabileceğin sınırı. Demokrasinin en ileri örnekleri gibi olmayacak burası ve bunu düşünüp moral bozmaya gerek yok. Önemli olan, o düzeyi hedef almak. Bir bakıma 1839 Tanzimat Fermanı’nın gerisine düşmüş, diğer yandan 2022’nin toplumsal hareketlerinin tüm canlılığıyla yaşandığı, karmaşık bir ülke burası. Önümüzdeki yıllarda da dört başı mamur bir demokrasinin kurulamayacağını, ancak şu ankinden çok daha iyi ve insanca yaşama ihtimalinin mümkün olduğunu düşünmek ve bunun için çaba harcamak, fena bir yol mu? Bilmiyorum, buna mukabil çok daha gerçekçi görünüyor. Batı demokrasileri çok mu dertsiz, tasasız, nereden çıktı, olur mu hiç… Koskoca ABD demokrasisinde yetmiş küsur milyon seçmen Trump gibi birine oy verdi, bakın en gelişmişlerin haline, üç-beş göçmen kabul etmemek için atmayacakları takla yok, tüm demokrasiler kendi ölçülerinde’ bir kriz yaşıyor, kapitalizmin krizi yönetim sistemlerini de çıkmaza soktu, ırkçılık yükseliyor. Ancak, işte o farklı ölçü’ meselesi çok önemli. Doğru ABD’de Trump gibi feci bir tip az buz oy almadı ve taraftarları az kalsın Kongre’yi yakıp yıkacaktı, ancak olmadı, Trump gitti ve bir süredir o sistem, o akşam Kongre’ye saldıran ahalinin/destekçilerinin bir daha bunu aklına dahi getirmemesi için büyük ciddiyetle bir soruşturma yürütüyor. Ne zaman oluyor bu, Türkiye’de darbe soruşturması raporu nereye kayboldu, eksik parçalar nerede,’ gibi zırvalar konuşulurken. Gelelim Radikal’in kapatılan dijital arşivine… Bir kez daha Nasıl bir ülkede olur böyle bir şey, hangi toplumsal niteliklere sahip bir ülkenin, ne tip burjuvası yapar bunu? Gerçi, her ne kadar Luis Bunuel zamanında, Burjuvazinin Gizli Çekiciliği’ adlı filminde bu sınıfın nasıl süflileşebileceğini eşsiz güzellikte betimlemiş olsa da, diyelim bir gazete arşivini çöpe atacak kadar acayipleşmek, hakikaten nasıl bir iş, anlaması kolay değil ve bu anlaşılabildiği ölçüde Türkiye’nin geçmişi, bugünü ve geleceği üzerine kafa yormak, belki biraz kolaylaşır. Her durumda, üzerinde düşünülmesi gereken temel sorulardan birinin, Nasıl yapılabildi?’ olduğu kanısındayım. Nasıl bu denli kolay olabildi, olabiliyor? Örneğin, çok insan ve siyasetçi tepki gösterse de, Gezi tutukluları şu anda cezaevinde. İkna edici tek bir delil olmadan, nasıl müebbet verilebildi, nasıl 18 yıla hükmedilebildi? Kaç gündür içerideler? Hangi iplikle dokunmuş bir toplumda bu denli kolay olur bu işler? Yıllardır, akıl almaz dediğimiz her şey, tüm adaletsizlikler gözümüzün önünde gerçekleşmedi mi, nasıl olabildi peki? Şimdi, hemen iki saat içinde, bu satırların yazarı dahil alternatif medyada yazan herkesi gözaltına alsalar, iki güne tutuklasalar ve üç-dört yıl bir iddianame dahi olmaksızın içeride tutsalar, ne olur? Muhtemelen hepiniz, yapabilirler ve pek bir şey değişmez, yaprak kıpırdamaz ülkede,’ diyeceksiniz. Haklısınız. Radikal ve Radikal 2, özellikle uzun AKP’li yılların siyasi-kültürel vs. tartışmasını da içeren hayli zengin bir kaynak. Beğenilir beğenilmez, ancak bir dönem kimin ne yazıp çizdiğini merak edip bu konularda çalışma yapacakların oraya bakmadan geçmesi mümkün değil. Özellikle Radikal 2’ye. Geçmişte başka yayın organlarının da başına geldi aynı şey, muhtemelen gelecekte de olur. Neden? Nasıl bir yerde, emek, nitelik ve hafıza bu denli önemsizdir? Nasıl bir toprağın yerlisi, iki gün önce ne olup bittiğiyle ilgilenme ihtiyacı hissetmez? Kabul, bir gazetenin dijital arşivi kapatıldı diye insanlar çıkıp yürüyüş yapacak değil, buna mukabil olup biteni karikatürleştirmeye de gerek yok, mesele, bunun bu kadar kolay ve umursamazca yapılabiliyor oluşunda, memleket okumuşunun pek dert etmeyişinde, diğer açmazlarımızın nedenleri ile arşiv yok eden hoyratlık/hödüklük arasında bir bağ olmasında. Boşverin Radikal arşivini, daha eski ve köklü bir gazetenin başına da aynısı gelse, hatta bir gün birileri o gazeteleri alıp bir meydanda yaksa, ne kadar dert edilir? Konudan biraz sapmayı göze alarak Mülkiye kütüphanesinde ki belli tarihler arasında çok zengindir yer alan eski ve güncel gazete ve dergilerin, önemli günlere denk gelen sayfaları yoktur, doğranmıştır. Üstelik bir kısmının müsebbibinin, belgesel çalışması yapan adı sanı bilinen gazetecilerin yamakları olduğu da bilinir. Hocam Cem Eroğul’un odasında ciltli ve eksiksiz YÖN sayıları vardı. Bir gün, herkesin yararlanabilmesi için kütüphaneye verdi karşı çıkmıştım aslında ama hocanın kamuculuğu ağır bastı!. Bir yıl sonra raflara bakınca, çoğunun yırtıldığını ve sayfaların kesildiğini acı içinde fark ettik. Böyle bir yer burası. Savcı yok mu savcı, bu kadar yolsuzluk nasıl olur, çeteciler birbiriyle yazışıyor, herkesin kaseti mi var… Ne bekleniyor, İskandinav demokrasisi ölçütleri mi? Okumuş insanların kütüphaneye falçata ile girip dergilerden sayfa kestiği bir yerde, hödük burjuvazi de gazete arşivini çöpe atar, atabilir. İletişim’in faşizm klasikleri serisinden çıkan, Sebastian Haffner, Bir Alman’ın Hikâyesi- Hatırladıklarım 1914-33’ çeviren Hulki Demirel başlıklı kitabının bir yerinde, Nasıl oldu da sıradan Almanlar bir tımarhanenin parçası haline geldi?’ sorusunun yanıtını ararken şunları söylüyor “Tarih bir düzine insan arasındaki satranç turnuvası mı? …gerçekten kıymetiharbiyesi olan tarihi hadiseler biz isimsizler arasında vuku bulur ve önemli kararlar, yine biz isimsizlerin arasında, sıradan münferit şahısların sinesinde verilir… Siyaset sahnesinde dev dürbünlerle nafile aranan mücadele bugün en şahsi alanlarda vuku buluyor Almanya’da. Birisinin ne yediği ne içtiği, kime âşık olduğu, boş zamanlarında ne yaptığı, kimlerle sohbet ettiği, gülümsüyor ya da surat asıyor olması, ne okuduğu ya da evinin duvarlarına nasıl resimler astığı. Bugün Almanya’da siyasi mücadelenin yapılış şekli bu.” Tüm bunlar nasıl olabiliyor?’ sorusunun yanıtı, Biz nasıl insanlarız, neden böyle olduk ve ahalinin yaygın-ortak nitelikleri neler?’ soruları üzerine düşünmeyi gerektiriyor. Son çeyrek yüzyılın tartışmalarını anlayabilmek için çok önemli bir kaynak gazetenin dijital arşivi kapatıldı, yarın, geriye kalan gazete ve dergilerin arşivleri de sahiplerince kapatılabilir, olabilir, olabiliyor çünkü. Sıkıntı yok! Yazı önerileri Tuğrul Eryılmaz ile Radikal Özcan ile Radikal 2 hakkında Selcen’in Zaho’da ne olmuş olabilir?’ başlıklı Demirtaş’ın “Ortak aday nedir?” başlıklı yazısı. İçeriği Geç Toplumun her kesiminden sürekli olarak akıllarına takılan ve bu sorunun yanıtının nasıl olduğunu merak edenlere sorunun yanıtını veriyoruz. Bir insan nasıl zengin olur makalemiz ile burada. Bir insan nasıl zengin olur sorunu bu gibi sorularda uzman olan Yazar Serkan ERCİL e sorduk ve geçmişe dönük tecrübeleri ile bizlere ve de sizlere yardımcı olan yazarımızdan çok özel tüyolar burada. Zengin olmak öncelikle elinizdeki imkanları çok iyi değerlendirmekten geçiyor. Sıfırdan zengin de olabildiğiniz gibi elinizdeki den başlayarak ta zengin olabilirsiniz. Zengin olmak kısaca para kazanmak paraya para katmak anlamına da gelebilir. Paranızı çok iyi değerlendirmek gerekiyor. Çürük işe atlayıp zamanla artar bu iş asla dememeniz gerekir. Çünkü çürüyen bir kısmı tamir etmek baya zaman alacağından sağlam altyapıya yatırım yapmak daha mantıklı gelecektir. * Başarmak için bu yolda öncelikli hedefiniz sağlam durmak yılmamaktır ben bu yolda bu azimle başaracağım demeniz gerekiyor. * Boş harcamalardan ve zevklerden kaçınmanız gerekiyor ağustos böceği hikayesini küçükken anlatıldığı gibi bir işi zamanında yapmayı öğrenip işin poziyonunu çok iyi derecede öğrenmeniz gerekiyor. * Bir priz bozulduğunda veya bir musluk bozulduğunda tamirciyi çağırmak cebinizden bir mevlanın çıkması anlamına geldiğinden her işten ziyade basit işleri kendiniz yapmalı para ile başkasına yaptırmamalısınız. * Bir işe girdiğinizde mutlak başarı söz konusudur demek yanlıştır zira her iş başarılı sonuçlar doğurmayabilir söz konusu başarısız olduğunuz durumlar da bile asla yılmamalısınız. * Para kazanmaya başladınız ve giderek artan stres ve yorgunluktan dolayı başınızı işlerden kaldırmadığınız durumlarda sağlık sorunları da beraberinde geldiğini unutmamalıı kendinizin de bir sağlıklı hayatı hak ettiğini düşünmelisiniz. Para kazanmak bu gibi maddelerden geçiyor beyler bayanlar sizlere şuna yatırım yapın şunu yapın da bir anda zengin olacaksınız gibi vaatler sunmuyorum her işte başarmak bu gibi etmenlerden geçtiğini unutmayalım ve hayatınızda bol kazançlı günler dilerim. Dicle üniversitesi fizik bölümü mezunu ve alan olarak Ekonomi, Borsa ve seo üzerine web bilgisini geliştiren ve de uygulayan Benzer Konular Semizotu faydaları nelerdir sorusu birçok bakımdan merak edilen bir konudur. Özellikle yeşil yapraklı bitkileri tüketmek isteyen kişiler semizotu faydaları konusunda detaylı araştırmalar yapıyor. Semizotunun faydaları vücut için sayılamayacak kadar fazladır. Bu bakımdan semizotu nasıl tüketilir sorusunun yanıtını bilmek büyük önem taşır. Semiz otu nasıl yenirse faydalı olur, Hangi vitaminler ve mineraller var sorularının yanıtını sizler için araştırdık. Semizotu faydaları nelerdir ya da nasıl tüketilir sorusu doğal beslenmek açısından önemlidir. Birçok kişi semizotu faydaları konusunda yeterli bilgiye sahip olmadığından bu bitkiyi çok fazla tüketmiyor. Ancak yeşil yapraklı olması ve çok farklı tüketme yöntemlerinin olması önemli avantajlarından biridir. Semizotunun faydaları araştırıldığında bu bitkiyi birçok kişi tüketmek isteyebilir. Bu nedenle semizotu nasıl tüketilir sorusu da merak edilen bir konudur. Semiz otu nasıl yenirse faydalı olur, hangi vitaminler ve mineraller var sorularını yazımızdan okuyabilirsiniz. Semizotu Neye İyi Gelir? Semizotu yeşil yapraklı ve son derece lezzetli bitkilerden biridir. Doğada birçok yerde kendiliğinden yetişen semizotu birçok farklı şekilde tüketilebilir. Bununla birlikte zengin mineral ve vitamin deposu olduğunu söylemek mümkündür. En önemli semizotu faydaları arasında ise şunları saymak mümkündür Semizotu kalp ve damar sağlığını koruyan bir bitkidir. Kan dolaşımını hızlanmasına yardımcı olur. Sindirim sistemini farklı yönlerden destekler. Birçok kanser hastalığına karşı koruyucu etkileri vardır. Kemik yapısının güçlendirilmesini sağlar. Görme gücünün artırılmasına yardımcı olur. Çocuklarda bedensel gelişimi destekler. Kilo vermeye yardımcı olan bir bitkidir. Kan şekerini dengelemeye yardımcı olur. Bağışıklık sistemine iyi gelir. İyi bir idrar söktürücüdür. Kansızlığı önlemeye çok yardımcı bir bitkidir. Tüm bu faydalarının yanında semizotu bağırsak kurtlarını temizlemeye yardımcı olan bir bitkidir. Cilde ve saç sağlığına olumlu etkileri bulunur. Kırışıklıkların oluşmasını yavaşlatır. Semiz Otu Nasıl Yenir? Semizotu farklı şekillerde tüketilebilecek bir bitkidir. Bu bitkiyi öncelikle yıkayarak tüketmeniz gerekiyor. Dilerseniz yeşil halini limon ve tuz ile karışım haline getirerek gün içerisinde atıştırmalık olarak tüketebilirsiniz. Salatalarınıza doğrayarak tüketmeniz mümkündür. Bunun yanında semizotunu domates ve biber ile kavurarak da öğün yemeği haline getirebilirsiniz. En çok tüketilme yöntemlerinden birisi de cacıktır. Çorbalarınızda ve böreklerin iç malzemelerinde kullanabilirsiniz. Semiz Otu Zararları Var mı? Semiz otu doğal olarak yetişen bir bitkidir. Bu nedenle tüketiminde ciddi zararlar görülmez. Ancak aşırı derecede tüketilirse böbrek taşı geliştirme eğilimi ortaya çıkabilir. Ciddi bir kronik rahatsızlığınız var ise semiz otu tüketmeden önce mutlaka doktora tanışmanız büyük bir önem taşır. Semiz Otu Nasıl Yenirse Faydalı Olur, Hangi Vitaminler ve Mineraller Var? Semizotu çok fazla vitaminini kaybetmeden tüketilmesi gereken bitkilerden biridir. Bu bitkinin içerisinde omega 3 zengin bir şekilde bulunuyor. Bununla birlikte çinko, potasyum, demir, kalsiyum, manganez, bakır bulunur. A ve C vitaminleri bakımından en zengin bitkiler arasındadır. B kompleks vitaminlerini de içinde barındırır. Güçlü antioksidan bileşenlerine sahiptir. Kalorisi son derece düşüktür ve yüksek lif oranına sahiptir. 2259 Son Güncelleme 2301 Zenginlik Duası Nasıl Okunur? Zenginlik duasının okunuşu; Allahümme ya Ganiyyü ya Hamidü ya Mübdiü ya Müidü, ya Rahimü ya Vedud. Eğnini bi helalike an haramike ve bi fadlike Ammen sivake. Zenginlik Duası Türkçe ve Arapça Tefsiri Zenginlik duasının anlamı Ey Gani, Ey Hamid,Ey Mübdiü,Ey Müidü, Ey Rahimü Ey Vedud olan Allahım beni helal kıldıklarınla nimet ver. Bana haram kıldıklarını benden uzaklaştır. Bana fazlu kereminden ver beni başkasına muhtaç etme. Amin Zenginlik duasının tefsiri ise duanın ilk kısmında Allahu Tealanın esmalarını zikretmek vesilesiyle duada esmalar hürmetine istemek fazileti yer almaktadır. Allahu Tealanın Ganiyyü esmasının anlamı Allahın gerçek zenginlik sahibi olmasını ve dilediğine zenginlik, mal, mülk vereceği anlamında olduğu için zikredilmektedir. Duada zikredilen diğer esmalar da Allahu Telanın kullarına vermesinde sınırsız olduğunu ifade etmek için yer almaktadır. Zenginleşmek Ve Bereket İçin Okunan Dua Hangisidir? Mal mülk sahibi olmak ve zenginleşmek için birçok dua yer almaktadır. Zenginlik isteyen kişiler için okunacak duaların 1, 3, 7 gibi tek sayılar halinde okunması ve duanın bitiminde sadaka verilmesi duanın kabulüne vesile olması bakımından önemli olmaktadır. Dua okumadan önce estağfurullah demek ve istiğfar ettikten sonra salavat okumak da faziletli olmaktadır. Zenginlik ve bereket için okunan dua; Bismillahirrahmanirrahim Kulillahümme malikül mülki tütil mülke men teşau ve tenziül mülke mimmen teşau ve tüizzü men teşau ve tüzillü men teşau biyedikel hayr inneke ala külli şeyin kadir. Tülicülleyle finnehari ve tuhlicunnehara filleyli ve tuhricul hayye minel meyyiti ve tuhricul meyyiti minel hayy ve terzuku men teşau bi gayri hisab. Zenginlik için veya malında çoğalma isteyen kişilerin bu duayı en az 4 kez zikretmeleri gerekmektedir. Borçlardan kurtulmak isteyenler için bu duayı 41 defa ard arda okumak ve aralarda dünya kelamı konuşmayacak şekilde okumak faziletli olmaktadır. Zenginlik ve refaha ulaşmak isteyen kişilerin zenginlik için ya Ganiyyü esmasını zikretmeleri de faziletli olmaktadır. Allahu Teala ya dua ederek esmaları da okumanın bolluk ve berekete ulaşmak açısından birçok fazileti ve faydası bulunmaktadır. Zenginlik duası olarak nitelendirilen duanın okunması aynı zamanda refaha ve huzura ulaşmak içinde okunan dualar arasındadır. Allahu Tealanın dilediğini zengin kılığını dilediğini yaşattığını ve dilediğini öldürdüğünü ifade eden zenginlik duasının anlamını da bilerek dua etmek faziletinin hızlı olmasına fayda sağlamaktadır. Tüm dualarda olduğu gibi zenginlik duasının da okumadan öncesinde istiğfar ve salavat çekmek kabulüne vesile olması bakımından önemli olmaktadır. Zenginlik duası okumak için abdest almak ve huzur üzere okumak önerilmektedir. Zenginlik duası aynı zamanda birçok açıdan bereketlenmeye vesile olan bir dua olarak okunmaktadır. konsantre olmakconcentratefocusodaklanmakbaşarılı insanlar nasıl konsantre olurbaşarılı insanların kafa yapısı Konsantre Olmak OdaklanmakBaşarılı Zengin insanların Kafa Yapısının 3’üncü kuralı ise Konsantre Olmaktır. Belki de başarılı insanların en çok zorlandığı ve gerçekleştirmek için en çok mücadele verdiği konu, Konsantre olmaktır. Konsantre olmak o kadar zor bir durum ki, bundan dolayı dünyadaki insanların sadece yüzde 1’i ve hatta belki de daha az kişi başarılı olabiliyor. Kafa Yapısını ve 2’inci kuralı olan Prensipleri okumadıysanız mutlaka önce Kafa Yapısını sonrasında Prensipleri sonrasında bu yazıyı okumaya devam edin. O konuları okumadan bu konuyu okumanızın size bir faydası olacağını düşünmüyorum. Çünkü bu konu o konuların devamı ve tamamlayacısıdır. O konuları okumadan bu konuyu okumanız size eksik gelecektir. Dünya genelinde yapılan araştırmalar, insanların dış motive Konsantre Olmaetkeninin en fazla üç gün süreceğini belirtiyor. Yani sizler bu yazdıklarımdan veya bir yaşam koçundan alacağınız motivasyonla en fazla üç gün motive olabilirsiniz. Sonrasında mı? Bütün işler içsel motivasyonunuza kalıyor. Kısacası siz kendinizi motive etmezseniz, konsantre olamazsanız dışarıdan alacağınız enerji üç gün sonra bitiyor. Bundan dolayıdır ki dünyadaki insanların yüzde 1’inden daha az insan başarılı zengin olabiliyor. Yazdıklarımdan bir şey daha dikkatinizi çekmiştir diye düşünüyorum. Neden önce Başarılı’ sonrasında ise parantez içinde zengin yazdığım dikkatinizi çekmiştir. Zenginlik için mücadele ederseniz zengin olamaz hayal kırıklığına uğrarsınız Bunu sonraki zamanlarda geniş bir biçimde anlatacağım, ancak Başarı’ için mücadele verirseniz zenginlik kendiliğinden İnsanlar Konsantre Olur Odaklanır Peki nasıl Konsantre olunur? Nasıl Odaklanılırsın? Tüm bunları adım adım anlatacağım. Bu yazıda İşlerine Konsantre Odaklanan olan insanlar başarıya ulaşırken, işlerine konsantre olmayan insanlar hayatlarına rutin bir şekilde devam edeceklerdir. Yine şunu açıkça belirteyim ki bu yazıyı okuyanların yüzde 80’ni kendi işlerine konsantre olmadığı için başarısız olacakken, geriye kalanların yüzde 20’si işlerine konsantre olup başarı yolunda ilk adımın üçüncüsünü atacaklardır. Bu yüzde 80’e yüzde 20 oranını Kafa Yapısında anlatmıştım. Kafa Yapısını okumadan burayı okuyorsanız çok şey kaçırdığınızı belirtmek isterim. Öncelikle Kafa Yapısını okuyup daha sonra Prensipleri ve sonrasında ise buradan devam etmelisiniz. Çünkü bu yazıda Kafa Yapısının 3’üncü kuralı olan Konsantre Odaklanmayı Olmayı anlatacağım. Birinci ve ikinci kuralı okumadan üçüncüsünü okumanızın pekte bir faydası olmayacaktır. Konsantre veya odaklanmayı kışın çam ağaçları arasında kayan kayakçıların nasıl ağaçlara çarpmadan gittiklerini gözünüzde canlandırarak veya izleyerek düşünebilirsiniz. Saatte 50-60 km hızla yokuş aşağı ağaçların içinden nasıl oluyor da ağaçlara çarpmadan gidebildiklerini düşünsenize. Tamamen konsantre oldukları için veya sadece gidecekleri yola odaklandıkları için ağaçları görmüyorlar bile. Çünkü onlar fullfocus çıkış yoluna odaklanırlar. Hata daha büyük bir örnek vereyim; yaklaşık 2 yıl önce uludağ’da kayakla kayan bir kişi selfi çekerek yoluna devam ederken arkadan kendisini kovalayan ayıyı bile fark etmemişti. O kayakçı kendisini kovalayan ayıyı görseydi kesinlikle panikleyip bir yerlere çarparak kaza geçirecekti. İşte iş hayatı da tamamen böyledir. İşini odaklanan başarılı insanlar etraflarında olup biten tehlikeyi görmezler. Onlar çıkış yoluna odaklanır ve hedeflerine varırlar. Birçok savaş filminde de belli bir yere odaklanan askerlerin davranışlarını, basketbol, futbol gibi spor müsabakalarında da hedefe odaklanan sporcuları görüyorsunuzdur. Kaleye gol atmaya giden ve topa odaklanan bir futbolcunun nasıl oluyor da topu 4 futbolcunun arasından geçirip kendisinin de aynı şekilde düşmeden kaleyi gittiğine ve gol attığına mutlaka şahit olmuşsunuzdur. İşte bu olay futbolcunun pozisyona ne kadar iyi odaklandığını çok net bir şekilde gösteriyor. Başarılı iş insanları da işlerine odaklandığı gibi bazen de yılda bir hafta veya iki hafta kendilerini iş alanının dışına taşıyarak odaklanmaya geçiyorlar. Bu odaklanmayı tatil yaparak değil, hiç kimsenin onları rahatsız etmeyeceği veya edemeyeceği ve hiç kimsenin bulamayacakları bir yere gidiyorlar. Bu odaklanmaya onlarca farklı alanda örnek verebiliriz. Kısacası başarılı insanların ortak noktası Odaklanmadır. Onlar zihinleriyle duygularını çok iyi kontrol neden başarılı olmak zorunda olduklarını Ailelerine daha iyi bir hayat sunmak, Geleceğe iz bırakmak, insanlara faydalı olmak düşünüyorlar. Sonrasında ise bunu bütün kalpleriyle inanıyorlar. Sonrasında ise Kafa Yapılarını değiştirip daha güçlü bir zihne sahip oluyorlar. Kafa yapılarını da değiştirdikten sonra zihinleriyle duygularına hükmedip harekete geçiyorlarDuygular asla zihinlerinin önüne geçmez. Olaylara karşısında duygusal değil mantıksal hareket ediyorlar. Harekete geçip aksiyon risk aldıktan sonra BAŞARIya ulaşıyorlar. Başarılı tüm girişimcilerin ortak sözüdür; EN BÜYÜK RİSK HİÇ RİSK ALMAMAKTIR. Kaybederlerse de vazgeçmiyorlar yanlışlarından ders alıp toparlandıktan sonra daha TECRÜBELİ bir şekilde yine, yeniden MANTIK DUYGUNUN ÖNÜNE GEÇMELİ. Mantıklarıyla İradeleri karakterlerini kontrol edebiliyorlarsa başarılı oluyorlar. Duyguları iradelerini mantıklarını kontrol ederse kaybederler. Bunu çok iyi biliyorlar. Sizde başarılı olmak istiyorsanız mutlaka iradenizin duygularınızı kontrol etmesini sağlamalısınız. Aksi takdirde asla başaramazsınız. Kafa Yapısı duygulara yenik düşmemeli, duygular kontrolü ele alırsa başarılı olamazsınız. Bugüne kadar başarılı olamamanızın bir tek nedeni varsa o da duygularınızın mantığınızın önüne geçmesindendir. En yakın arkadaşınız veya dostunuzla veya ortağınızla veya müşterinizle iş yaparken olaya duygusal yaklaştıysanız tabiki de başarılı olamazsınız. Çünkü duygularınız mantığınızı kontrol insanların Kafa Yapısı Duygularından çok daha güçlüdür. Sizde başarılı olmak istiyorsanız Kafa Yapınızın Duygularınızı kontrol etmesini sağlamalısınız. Umarım bu yazdıklarımdan payına düşeni alır ve sen de o başarılı insanların yüzde 20’lik diliminin içine şunu da belirteyim ki; bu yazdıklarım Kafa Yapısının üçüncü kuralıydı. Faydalı olduğunu ve devamının gelmesini istiyorsan mail atarak, fikirlerini benimle paylaşabilirsin. Sana dönüş yapacağımdan emin ol. Çünkü fikirlerin benim için gerçekten önemli.

bi insan nasıl zengin olur