beraat eden sanığın tazminat hesaplama 2020

Asliye Ceza Mahkemesinin 24/09/2020 tarihli ve 2019/761esas, 2020/342 sayılı kararın, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, b- Hükümdeki hukuka aykırılık sanığa verilen cezanın kaldırılmasını gerektirmekle, TCK 125/4-d fıkrası gereğince, sanığın hakaret suçundan BERAATİNE, Trafik sigortası, kaza durumunda karşı tarafın zararını karşılayan yaptırılması zorunlu bir sigortadır. Resmi adı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası olarak geçen trafik sigortasının karşıladığı üç temel teminattan biri sakatlanma ve ölüm teminatıdır. Trafik sigortasının genel şartları 25.08.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 694 sayılı KHK m.144 ile CMK m.142’ye 9. fıkra eklenmiş ve aynı hükme 7078 sayılı Onay Kanunu m.139’da da yer verilmiştir. CMK m.142/9’a göre; “Tazminat davaları nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan nisbi avukatlık ücreti ödenir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret eden şahıs beraat etti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ailesine sosyal medyadan defalarca hakaret ve küfreden kişinin ceza almıyor olması, verilen Türkiye Konya'da süt banyosu yapan adamı konuşmuştu: Tazminat kazandı beğenmedi Konya'nın Meram ilçesinde süt toplama merkezinde bulunan kazanda süt banyosu yaptığı suçlamasıyla Site De Rencontre Pour Femme Celibataire Gratuit. AYDIN 3. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BERAAT DOSYA NO KARAR NO ESAS NO GEREKÇELİ KARART Ü R K M İ L L E T İ A D I N A BAŞKAN ÜYE ÜYE C. SAVCISI KATİP DAVACI VEKİLİ Müdafii Av. ORÇUN AKBULUT, Efeler/ AYDINSUÇ Silahlı Terör Örgütüne Üye OlmaSUÇ TARİHİ 08/02/2018SUÇ YERİ AYDIN/MERKEZKARAR TARİHİ 19/02/2020 Aydın Cumhuriyet Başsavcılığının yukarıda numarası belirtilen iddianamesi ile mahkememize dava açılması üzerine mahkememizce yapılan açık yargılama sonunda aşağıdaki karar DÜŞÜNÜLDÜİDDİA Sanık hakkında Aydın Cumhuriyet Başsavcılığının 31/01/2019 tarih ve 2019/1207 Soruşturma sayılı iddianamesi ile Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçundan eylemine uyan Türk Ceza Kanunu 314/2 md. , Terörle Mücadele kanunu gereğince cezalandırılması istemiyle mahkememize kamu davası açılmış, 2019/72 esas sayısına kaydedilmiş, sanık hakkında verilen Mahkememizin 28/06/2019 tarih ve 2019/72 Esas sayılı kararı temyiz edilmesi üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesi’nin 19/12/2019 tarih ve 2019/2056 Esas 2019/1608 Karar sayılı bozma kararı üzerine, dosyanın mahkememizin 2020/12 Esas sırasına kaydı yapılarak, bozma ilamında belirtilen müdafii eksikliği giderilerek dosya MAKAMI MÜTALÂASINDA Yapılan yargılama neticesinde toplanan delillerden sanığın bank asya kayıtları incelendiğinde 17-25 Aralık 2013 tarihi öncesinde ve sonrasında bank asyadaki işlemleri devam ettiği, örgüt liderinin talimatı sonrası katılım hesabı açtığı, Efeler İlçesi Zafer Mah. 135 Ada 6 Parsel numaralı taşınmazın muvazaalı olarak sattığı dosyada mevcut diğer belge ve bilgiler birlikte değerlendirildiğinde sanığın Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak suçunu yardım kapsamında işlediği sübuta ermekle sanığın 3713 sayılı TMK’nun 7/1 maddesi delaleti ile 5237 sayılı TCK’nun 314/2, 220/7, 3713 sayılı TMK’nun 5/1 maddesi gereğince cezalandırılmasına, işlemiş olduğu kasıtlı suçtan dolayı belirli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına, göz altında ve tutuklulukta geçirilen sürelerin infaz aşamasında verilecek cezadan mahsubuna, söz konusu taşınmazın TCK 54 maddesi gereğince müsaderesine karar verilmesi kamu adına talep ve mütalâa SAVUNMASINDA “Ben üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Ben Fetö/PDY terör örgütü üyesi değilim. Terör örgütüne yardım da etmedim. İddianameye konu edilen arsa satışı ile ilgili benim bilgim yoktur, eşim pazarlığı yapmış, ben sadece tapu müdürlüğünde arsanın eşim benim üzerime yapılmasını istediği için devir işlemi için gittim. Eşi bu arsayı TL’ye satın aldı diye biliyorum. Ancak kimden aldı, pazarlığı nasıl yaptı bilmiyorum. Ben bu satışın gerçek satış olduğunu biliyorum. Gerçek satış olmasaydı biz aldığımızda arsanın üzerinde bina vardı, bu binayı yıktık üzerine apart yapacaktık ki o ara eşim tutuklandı. Bundan dolayı yapamadık, yıkım iznini aldık. Suç işleme kastım yoktur. Suçsuzum, ayrıca yazılı savunma dilekçesi sunmuştum o savunmamı tekrar ederim.” şeklinde beyanda X “Sanık benim eşim olur. Ben kendim fetö’nün sohbetlerine gidip geliyordum. Ancak eşim gelip gitmemiştir. Onun alakası yoktur. Hatta şuanda da ayrı yaşıyoruz. İddianamede bahsi geçen Zafer Mah. 135 ada 6 parselde kayıtlı taşınmazın üzerinde eski bina vardı. Bu binanın satılacağını piyasadan duydum. Bizde o mahallede inşaat yapıyorduk. Yeri bana uygun geldi. Bu işle X ilgilendiğini duydum. Görüştüm, pazarlık yaptım ve TL’ye anlaştık. Ancak arsayı eşimin adına aldım. Zira inşaat işleri ve ticaret işlerimiz eşimin üzerinden yürüyordu. Zira ben ilk başlarda devlet memuruydum. O yüzden eşimin adına ticaret yapıyordum. Ayrıca ben Kurtuluş Mahallesinde bir arsayı Özyurt almıştım. Onu da TL’ye almıştım. Bu satışların tamamı gerçek satıştır. Onun pazarlığını da X ile yapmıştım. Hatta eşimin adına almış olduğumuz binanın yıkımını yaptık, o ara ben tutuklandım, bundan dolayı işlerle ilgilenemedik, akabinde ödemeleri yapamadığımız için hacizler geldi. Tanıklık ücret talebim yoktur.” şeklinde beyanda savunması,2-Sanığın nüfus ve adli sicil kaydı,3-Bank Asya raporu ve hesap hareketleri,4-KOM’ dan gelen yazı cevapları5-Tanık beyanı, tarihli Vergi Denetim Görüş ve Öneri Raporu ve Aydın Defterdarlığı KHK İşlemleri İl Bürosunun tarihli yazısı7- Tapu kayıtları,8- Efeler Belediye Başkanlığı Zabıta Müdürlüğünün tarh ve 53488028/02 ilgi sayılı yazısı ve ekindeki Efeler Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün tarih ve 3977-5471 sayılı Fatma Turan adına düzenlenen yıkım izin yazısı ile taşınmazın güncel durumunu gösterir resimler. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇEFETÖ/PDY Terör Örgütünün 15/07/2016 tarihinde Türkiye Cumhuriyet Devleti’nin Anayasal Düzenini Karşı silahlı darbe teşebbüsünde bulunduğu, Anayasa Mahkemesi’nin 30/06/2017 tarih ve 30110 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 20/06/2017 tarih 2016/22169 Başvuru numaralı Kararında ayrıntıları açıklandığı üzere ” Yurtta Sulh Konseyi” ni oluşturan kişilerin FETÖ/PDY Fethullahçı Terör Örgütü ve Paralel Devlet Yapılanması üyesi oldukları, Uluslararası Güç Odaklarının da desteği ile esas itibari ile Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış örgüt mensuplarınca bu darbe teşebbüsünün gerçekleştirildiği; Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin 2017/1383 Esas, 2017/4553 Karar sayılı ilamı, 16. Ceza Dairesi’nin 2017/1443 Esas, 2017/4758 Karar sayılı ilamı ve Milli Güvenlik Kurulu’nun 26/02/2014 tarih ve en son 26/05/2016 tarihli kararı, bu karar içeriklerine göre adı geçen örgütün silahlı bir terör örgütü olduğu, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin huzurunu, Ulusal Güvenliğini tehdit eden yapılanma ve faaliyet içinde bulunduğu eğitim ve din alanındaki faaliyetleri ile toplumda meşrutiyet kazanmaya çalıştığı, kadrolarını oluşturduğu, Devletin bütün kurum ve kuruluşlarına sızdığı, örgütün üstte kainat imamı olan fethullah gülen’in elebaşlığında, kıta, ülke, eyalet, il, ilçe, semt, mahalle ve ev imamlarından oluşan dikey bir hiyerarşik yapısının bulunduğu, örgütlenmesinin imamlara bağlı zincirler şeklinde oluştuğu, yöneticisi ve üst kadrosu dışındaki diğer örgüt üyeliğinin bağımsız hücreler şeklinde örgütlendiği, hücrede yer alan bir örgüt mensubunun en fazla bir üst sorumlusunu veya altında bulunan örgüt mensubunu tanıdığı, Bylock adı verilen özel bir haberleşme programının kullanıldığı, örgütün para toplama ve mali kaynak oluşturmak amacıyla yasal görünümlü Bankasya isimli bankayı kurduğu, adı geçen bankanın 17/25 Aralık 2013 sonrası Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından denetim ve takibe alındığı, bankanın mali yönden bu denetimden kurtulması için örgüt lideri tarafından 25/12/2013 tarihinden sonra örgüt üyelerine bankanın desteklenmesi talimatı verildiği, örgüt üyelerinin yasal görünümlü bu bankanın örgüt liderinin talimatı doğrultusunda desteklenmesi cihetine gidildiği; örgüt mensuplarının örgüt liderinin talimatları doğrultusunda örgüt ile iltisaklı eğitim kurumlarına ve dershanelerine çocuklarını gönderdikleri, örgütün hakimiyetinde olan sendikaları üye oldukları, örgütün kontrolünde olan gazete ve dergilere abone oldukları bu faaliyetlerin tamamen örgüt liderinin talimatı doğrultusunda olduğu, örgütün bu şekilde faaliyette bulunduğu Yargı kararları ile Milli Güvenlik Kurulu’nun Kararı ile tespit EYLEMLERİ, DEĞERLENDİRME VE SONUÇ;İddianamede sanık hakkında, Aydın Defterdarlığı KHK İşlemleri İl Bürosunun tarihli yazısı ile tarihinde satışı yapılan Aydın ili Efeler ilçesi Zafer Mahallesi 135 ada 6 parsel nolu taşınmaz devir işlemi nediyle devir işleminin muvazaalı olduğu, mal varlığını azaltmaya ve mal kaçırmaya yönelik bir işlem olduğu kanaatine varılması, Bank Asya kayıtları, delil gösterilerek Fetö Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçundan dava açılmış ve iddia makamının esas hakkındaki mütalaasında yardım suçundan ceza talep edilmiş ise de; Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak suçunun oluşabilmesi için eylemlerin süreklilik, yoğunluk ve çeşitlilik arz etmesi ve örgütün hiyerarşik yapısına dahil olunması, örgüte yardım suçunun oluşması için ise hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım edilmesi olayda;Sanığın biber ticareti, inşaat işleri ve mandıra işletmeciliği faaliyetinde bulunduğu, bu işleri sanık adına eşi X takip ettiği Defterdarlığı KHK İşlemleri İl Bürosunun tarihli yazısı ile tarihinde satışı yapılan Aydın ili Efeler ilçesi Zafer Mahallesi 135 ada 6 parsel nolu taşınmaz devir işlemi nediyle devir işleminin muvazaalı olduğu, mal varlığını azaltmaya ve mal kaçırmaya yönelik bir işlem olduğu kanaatine varılarak suç duyurusu ihbarında bulunulmuş ise de, söz konusu taşınmaz ile ilgili yapılan araştırmadan ve celbedilen tapu kayıtlarından; üzerinde Tuğcu Erkek Öğrenci Yurdu olarak kullanılan bina bulunan taşınmaz örgüte ait Aksiyon Özel Eğitim Kurumları ve Yayıncılık İnşaat Taahhüt Tic. adına kayıtlı iken tarihinde tapuda sanık X devredildiği, taşınmazı devralan yeni malik X başvurusu üzerine Efeler Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün tarih ve 3977-5471 sayılı X adına düzenlenen yıkım izin yazısına istinaden bahse konu yerde yıkım yapıldığı ve şuanda arsa durumunda olduğu ve herhangi bir amaçla kullanılmadığının Efeler Belediye Başkanlığı Zabıta Müdürlüğünün tarh ve 53488028/02 ilgi sayılı yazısı ile Mahkememize bildirildiği, belediyenin yazısı ve ekindeki resimlerden taşınmaz üzerindeki daha önce örgüt tarafından kullanılan Öğrenci Yurdu Binasının devirden sonra yıkıldığı anlaşılmıştır. Sanık savunmasında, inşaat işleri faaliyetinde bulunduğunu, taşınmazı bu nedenle satın aldığını, bedelini ödediğini, alım işlemlerini eşi X takip ettiğini, binayı yıkıp apart daire yapıp satacaklarını, projesini yaptıklarını ancak o dönem eşinin gözaltına alınması nedeniyle işlemlerin yarım kaldığını savunmuş, tanık olarak dinlenen eşi X sanığın savunmasını doğrulamıştır. Tanık X Mahkememizin 2017/167 esas sayılı dosyasında sanık olduğu, etkin pişmanlık kapsamında ifade verdiği, etkin pişmanlık kapsamında 2017 yılındaki savunmasında da dava konusu taşınmaz devir işleminin gerçek bir satış olduğuna, muvazaa bulunmadığına dair beyanda bulunduğu anlaşılmıştır. Tapu kayıtları, sanığın savunması, tanık X beyanları, Efeler Belediyesinin tarihli yazı cevabı içeriği birlikte değerlendirildiğinde ve örgüt tarafından öğrenci yurdu olarak kullanılan binanın devirden hemen sonra sanık tarafından yıktırılması, devirden sonra örgüte herhangi bir şekilde taşınmazın kullandırılmaya devam edilmemesi nazara alındığında taşınmazın devrinin muvazaalı olmadığı kanaatine varılmış, muvazaaya dair her türlü şüpheden uzak kesin delil elde Bank Asya kayıtlarına ilişkin alınan bilirkişi raporunda ve bank asya hesap hareketlerinde, sanığın 2011 tarihinde bank asya ile çalışmaya başladığı, üye işyeri olarak pos cihazı kullandığı, tarihinde TL miktarlı katılım hesabı açtığı ve aynı tarihte aynı hesaptan TL para çekimi, ertesi gün TL, tarihinde TL para çekimi yapılıp tarihinde de hesabın tamamen kapatıldığı görülmüştür. Hesap hareketlerinin incelenmesinden sanığın ticaretle uğraştığı, ticaretten kaynaklanan alacaklarının bank asyadaki cari hesabına ödendiği, nitekim 2011 yılından itibaren hesaba yüklü miktarda para giriş çıkışları olduğu, cari hesaba tarihinde TLX konut bedeli, tarihinde TL X tarihinde TL X besicilik, tarihinde TLX Besicilik, tarihinde TLX, tarihinde TLX, tarihinde TL X , tarihinde X, tarihinde TLX, tarihinde TL X, tarihinde TL X tarihinde TL X, tarihinde TL X tarafından para yatırıldığı, devam eden aylarda da sanığın Bank Asyadaki cari hesabına yüzbinlerce lira para giriş çıkışı olduğu görülmüştür. Sanığın hesabında yüzbinlerce para giriş çıkışı olmasına ve sanığın çok yüksek miktarlarda katılım hesabı açabilecek ekonomik gücü bulunmasına rağmen sadece bir kez ve mevcut para hareketlerine göre cüzi bir miktarda katılım hesabı açılmış olması, bu miktarında aynı gün çekilmeye başlanması ve çok kısa bir sürede hesabın kapatılması, cari hesap işlemlerinin TMSF tarafından bankaya el konulduğu tarihten sonra tarihinde kadar devam ettirilmesi, sanığın söz konusu işlemleri eşi X takip ettiğini ve buna ilişkin vekaletinin bulunduğunu savunması, tanık X söz konusu banka işlemlerini kendisinin gerçekleştirdiğini beyan etmesi hususu birlikte değerlendirildiğinde, Bank Asyadaki mevcut işlemlerin rutin bankacılık faaliyeti olarak değerlendirilmesi gerektiği kanaatine sanığın Bank Asyada 2011 yılında açılan altın hesabına, örgüt elebaşısın talimatına denk gelen dönemde de ilave altın yatırıldığı tespit edilmiş ise de, hesabın 2011 yılında açılmış olması ve rutin şekilde her yıl bu hesaba ilave altın yatırılıp çekilmesi, TMSF tarafından bankaya el konulduğu 29 Mayıs 2015 tarihinden sonra dahi altın hesabı açılmış olması hususu nazara alınarak Bank Asyadaki altın işlemlerinin de rutin bankacılık faaliyeti olarak değerlendirilmesi gerektiği kanaatine örgütle iltisaklı Aydın Sanayi ve İşadamları Derneğinde kaydı bulunduğu tespit edilmiş ise de, sanığın ticari faaliyette bulunduğu banka kayıtlarından da anlaşıldığından sanığın işi ile ilgili Derneğe üye olmasında olağandışılık görülmemiş, sanığın üyelik kaydı dışında söz konusu derneğin örgütsel nitelikteki faaliyetlerine katıldığına ilişkin delil elde bu veriler ve yukarıda yapılan ayrıntılı açıklamalar çerçevesinde; sanıkta örgütün gizli iletişim sistemi bylock programının tespit edilememesi, sanığın örgüt talimatıyla para yatırdığına dair delil elde edilememesi, Bank Asya’daki işlemlerin rutin bankacılık işlemleri kapsamında olması, sanığın örgüte eleman teminine veya yasadışı faaliyetlerine katıldığına, örgütün gayrimeşru amacını bildiği ve örgütle organik bir bağ kurarak örgüt hiyerarşisine dahil olduğuna dair cezalandırmaya yeter delil bulunmaması, sanığın silahlı terör örgütüne üye olduğuna veya yardım ettiğine dair her türlü şüpheden uzak cezalandırmaya yeter delil elde edilememesi ve şüpheden sanık yararlanır ilkesi dikkate alınarak sanığın CMK’nun 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, tapu devrine konu Aydın İli Efeler İlçesi Zafer Mah. 135 Ada 6 Parsel sayılı taşınmazın müsadere talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle sanığın CMK 223/2-e maddesi uyarınca BERAATİNE,2-Yargılama giderlerinin kamu üzerinde bırakılmasına,3-Aydın İli Efeler İlçesi Zafer Mah. 135 Ada 6 Parsel sayılı taşınmazın müsadere talebinin reddine,Dair, Sanığın yüzüne karşı, huzurunda, yüze karşı verilen kararın tefhiminden itibaren 7 gün içinde mahkememize verilecek dilekçe veya tutanağa geçirilmek üzere zabıt kâtibine beyanda bulunmak veyahut da bir başka Ağır Ceza Mahkemesi aracılığıyla dilekçe gönderilmek suretiyle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi ilgili ceza dairesince incelenmek üzere İstinaf yolu açık olmak üzere ve mütalâaya aykırı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen Başkan 42167e-imzalıdırÜye 195802e-imzalıdırÜye 194652e-imzalıdırKatip 136874e-imzalıdır AYDIN 3. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BERAAT DOSYA NO 2018/XXXXEsasKARAR NO 2019/ ESAS NO 2018/XXXX GEREKÇELİ KARART Ü R K M İ L L E T İ A D I N A BAŞKAN ÜYE ÜYE C. SAVCISI KATİP DAVACI VEKİLİ Av. Orçun AKBULUT, Merkez/ AYDINSUÇ Silahlı Terör Örgütüne Yardım EtmeSUÇ TARİHİ 20/02/2015SUÇ YERİ AYDIN/MERKEZKARAR TARİHİ 11/11/2019 Aydın Cumhuriyet Başsavcılığının yukarıda numarası belirtilen iddianamesi ile mahkememize dava açılması üzerine mahkememizce yapılan açık yargılama sonunda aşağıdaki karar DÜŞÜNÜLDÜİDDİA Sanık hakkında Aydın Cumhuriyet Başsavcılığının 22/11/2018 tarih ve 2018/27124 Soruşturma sayılı iddianamesi ile Silahlı Terör Örgütüne Yardım Etme suçundan eylemine uyan TCK’nın 314/2, 220/7, 3713 Sayılı 5/1, TCK’nın 53 Md. gereğince cezalandırılması istemiyle mahkememize kamu davası MAKAMI MÜTALÂASINDA Yapılan yargılama neticesinde toplanan delillerden sanık hakkında her ne kadar fetö silahlı terör örgütüne yardım etmek suçundan kamu davası açılmış ise de yapılan yargılama sonucunda sanığın bank asyadaki işlemlerinin eşi tarafından gerçekleştirildiği, bu suretle cezalandırılmasına yeter her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı mahiyette delil elde edilememiş olması esas alınarak sanığın 5271 sayılı CMK’nun 223/2-e maddesi uyarınca beraatine karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur dedi. mütalâa SAVUNMASINDA “Ben üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Ben Fetö/PDY terör örgütü üyesi olmadığım gibi terör örgütüne yardım da etmedim. Örgüt liderinin talimatı nedir onu da bilmem, Fethullah Gülen’i de bilmem, cemaatini de bilmem. Benim bütün para işlerimle eşim ilgilenirdi. Maaş kartım eşimde dururdu. Eşim bankadan maaşımı çeker, borçlarımızı öder, para biriktirecekse biriktirirdi. Ben bankasya’ya yıllar önce hesap açtırırken faizsiz bankacılık olduğu için kendi dini inançlarım nedeniyle açtırmıştım. İmamhatip ve ilahiyat mezunuyum. Evlendikten sonra bütün maaş kartlarım, bankamatik kartlarım hepsi eşimde duruyordu. Kredi kartı da kullanmadım. XXXXXX da il tarım müdürlüğünde ziraat mühendisiydi. O da fetö/PDY iltisaklığından kurumdan ihraç edilmiştir. Benden telefon bilgisayar gibi herhangi bir dijital materyal alınmamıştır” şeklinde beyanda BEYANINDA “Kurumdan çağırıp bazı şahısları bana sormuşlardı. Bana XXXXX ile nasıl tanıştınız diye sorunca bende X hanım ve Xı ile nasıl tanıştığımızı sorduklarında onları tanımadığımı, X hanımın onları tanıdığını, sohbetlerine katıldığını, bazen beni de çağırdığını beyan etmiştim. Ben 2011-2013 yılları arasında tarihini tam hatırlamadığım bir dönemde sanık X ile birlikte çalıştım, o dönemde beni de sohbetlere bir kaç kez çağırmıştı, bunun dışında kendisi ile ilgili bir bilgim yoktur. Beni davet etmişti sohbete ancak ben gitmedim” şeklinde beyanda X BEYANINDA “Sanığın fetö terör örgütüne yardım edip etmediği hususunda bir bilgim yoktur. 2012 veya 2013 yılında 8 hafta ovaeymir Kuran kursunda kendisi ile beraber çalıştık. Ben orada fahri Kuran Kursu öğreticisiydim, sanık kadroluydu. Müftü Yardımcısı X ile X arasındaki tartışma sebebi ile beni çağırdı, ben kendisine sözlü ifade vermiştim. Ancak herhangi bir yazılı evrak imzalamadım. X, X şikayet etmişti diye hatırlıyorum. Tanıklık ücret talebim yoktur ” şeklinde beyanda X BEYANINDA “Ben 2011 yılında Efeler İlçe Müftülüğüne atandım, 2015 yılına kadar beraber çalıştık, sanık da 2011 yılında naklen gelmişti. Yanlış hatırlamıyorsam 2012 yılı içerisinde X ile sanık arasındaki geçimsizlikten dolayı anlaşmazlık yaşandı. İdari olarak soruşturma yaptık, birarada çalışmalarının uygun olmayacağını değerlendirip birini Fatih Kuran Kursuna birisini de yunus Emre Kuran Kursuna atamasını yaptık, herhangi bir disiplin cezası verip vermediğimizi hatırlamıyorum. Sanığın fetö ile ilgili teması olup olmamasıyla ilgili herhangi bir bilgim yoktur Tanıklık ücret talebim yoktur ” şeklinde beyanda savunması,2-Sanığın nüfus ve adli sicil kaydı,3-Bank Asya raporu,4-KOM’ dan gelen yazı cevapları5-Tanık beyanlarıGEREKÇEFETÖ/PDY Terör Örgütünün 15/07/2016 tarihinde Türkiye Cumhuriyet Devleti’nin Anayasal Düzenini Karşı silahlı darbe teşebbüsünde bulunduğu, Anayasa Mahkemesi’nin 30/06/2017 tarih ve 30110 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 20/06/2017 tarih 2016/22169 Başvuru numaralı Kararında ayrıntıları açıklandığı üzere ” Yurtta Sulh Konseyi” ni oluşturan kişilerin FETÖ/PDY Fethullahçı Terör Örgütü ve Paralel Devlet Yapılanması üyesi oldukları, Uluslararası Güç Odaklarının da desteği ile esas itibari ile Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış örgüt mensuplarınca bu darbe teşebbüsünün gerçekleştirildiği; Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin 2017/1383 Esas, 2017/4553 Karar sayılı ilamı, 16. Ceza Dairesi’nin 2017/1443 Esas, 2017/4758 Karar sayılı ilamı ve Milli Güvenlik Kurulu’nun 26/02/2014 tarih ve en son 26/05/2016 tarihli kararı, bu karar içeriklerine göre adı geçen örgütün silahlı bir terör örgütü olduğu, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin huzurunu, Ulusal Güvenliğini tehdit eden yapılanma ve faaliyet içinde bulunduğu eğitim ve din alanındaki faaliyetleri ile toplumda meşrutiyet kazanmaya çalıştığı, kadrolarını oluşturduğu, Devletin bütün kurum ve kuruluşlarına sızdığı, örgütün üstte kainat imamı olan fethullah gülen’in elebaşlığında, kıta, ülke, eyalet, il, ilçe, semt, mahalle ve ev imamlarından oluşan dikey bir hiyerarşik yapısının bulunduğu, örgütlenmesinin imamlara bağlı zincirler şeklinde oluştuğu, yöneticisi ve üst kadrosu dışındaki diğer örgüt üyeliğinin bağımsız hücreler şeklinde örgütlendiği, hücrede yer alan bir örgüt mensubunun en fazla bir üst sorumlusunu veya altında bulunan örgüt mensubunu tanıdığı, Bylock adı verilen özel bir haberleşme programının kullanıldığı, örgütün para toplama ve mali kaynak oluşturmak amacıyla yasal görünümlü Bankasya isimli bankayı kurduğu, adı geçen bankanın 17/25 Aralık 2013 sonrası Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından denetim ve takibe alındığı, bankanın mali yönden bu denetimden kurtulması için örgüt lideri tarafından 25/12/2013 tarihinden sonra örgüt üyelerine bankanın desteklenmesi talimatı verildiği, örgüt üyelerinin yasal görünümlü bu bankanın örgüt liderinin talimatı doğrultusunda desteklenmesi cihetine gidildiği; örgüt mensuplarının örgüt liderinin talimatları doğrultusunda örgüt ile iltisaklı eğitim kurumlarına ve dershanelerine çocuklarını gönderdikleri, örgütün hakimiyetinde olan sendikaları üye oldukları, örgütün kontrolünde olan gazete ve dergilere abone oldukları bu faaliyetlerin tamamen örgüt liderinin talimatı doğrultusunda olduğu, örgütün bu şekilde faaliyette bulunduğu Yargı kararları ile Milli Güvenlik Kurulu’nun Kararı ile tespit EYLEMLERİ, DEĞERLENDİRME VE SONUÇ;İddianamede sanık hakkında, Bank Asya kayıtları, delil gösterilerek Fetö Silahlı Terör Örgütüne Yardım Etme suçundan dava açılmış, iddia makamının esas hakkındaki mütalaasında sanığın beraati Terör Örgütüne Üye Olmak suçunun oluşabilmesi için eylemlerin süreklilik, yoğunluk ve çeşitlilik arz etmesi ve örgütün hiyerarşik yapısına dahil olunması, örgüte yardım suçunun oluşması için ise hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım edilmesi olayda;Sanığın, örgütün finans kurumu Bank Asya ile çalışmasına 17-25 Aralık 2013 sürecinden yani örgüt elebaşısının “bank asyayı destekleyin” talimatından çok önce başladığı, talimattan önce de sanığın bank asyada katılım hesapları açtığı, her ne kadar sanığın bank asya hesabında tarihinde TL, tarihinde TL, tarihinde TL , tarihinde TL katılım hesapları açıldığı görülmüş ise de sanık savunmasında para işleri ile eşinin ilgilendiğini, bank asyadaki işlemleri kendisinin değil eşi X yaptığını beyan ettiği, tanık sıfatıyla dinlenen eşi X, söz konusu katılım hesaplarını kendisinin açtığını beyan ettiği, bankaya kayyum atandıktan sonra açılan tarihli TL miktarlı katılım hesabının bankanın yönetiminin TMSF’ye geçtiği 29 Mayıs 2015 tarihinden sonra tarihinde kapatıldığı, mevcut delillerin sanığın örgütün talimatı ile bank asyayı desteklemek amacıyla para yatırdığını ispatlamaya yeterli olmadığı olan örgüt mensuplarının genellikle örgütün amacı doğrultusunda kurulmuş Aktif Eğitimciler Sendikasına üye olduğu bilinen bir gerçek olup sanığın söz konusu sendikaya üyelik kaydı bulunmadığı da bylock kaydı bulunmadığı dosya içerisindeki tarihli Bylock Sorgu Tutanağından beyanının 17-25 Aralık 2013 sürecinden öncesine ilişkin olduğu, cezalandırmaya yeterli olmadığı, tanık X ile sanık arasında geçmişte sorun yaşandığı savunma tanıklarının beyanları ile açıklanan hususlar, sanıkta örgütün gizli iletişim sistemi bylock programının tespit edilememesi, örgütün finans kurumu Bank Asyadaki işlemlerinin eşi tarafından yapıldığının savunulması, tanık beyanının bu savunmayı doğrulaması, ötedenberi sanığın katılım hesabı şeklinde işlemler yapması, örgütün çağrısı ile bank asyada işlem yaptığına dair delil bulunmaması, sanığın örgüte eleman teminine veya yasadışı faaliyetlerine katıldığına, örgütün gayrimeşru amacını bildiği ve örgütle organik bir bağ kurarak örgüt hiyerarşisine dahil olduğuna dair cezalandırmaya yeter delil bulunmaması, sanığın savunması birlikte değerlendirildiğinde, sanığın üzerine atılı Silahlı Terör Örgütüne Yardım Etme suçunu işlediğine ve hiyerarşik yapıya dahil olduğuna yönelik her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden, şüpheden sanık yararlanır ilkesi de nazara alınarak CMK’nun 223/2-e maddesi uyarınca sanığın beraatine karar vermek Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle sanığın CMK 223/2-e maddesi uyarınca BERAATİNE,2-Yargılama giderlerinin kamu üzerinde bırakılmasına,3-Sanık kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT’ye göre TL vekalet ücretinin hazineden alınarak sanığa verilmesine,Dair, Sanık ve müdafiinin yüzüne karşı, huzurunda, yüze karşı verilen kararın tefhiminden itibaren 7 gün içinde mahkememize verilecek dilekçe veya tutanağa geçirilmek üzere zabıt kâtibine beyanda bulunmak veyahut da bir başka Ağır Ceza Mahkemesi aracılığıyla dilekçe gönderilmek suretiyle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi ilgili ceza dairesince incelenmek üzere İstinaf yolu açık olmak üzere ve mütalâaya uygun oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen Başkan 42167e-imzalıÜye 195802e-imzalıÜye 189850e-imzalıKatip 136874e-imzalı AYDIN 3. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BERAAT DOSYA NO 2020/XXXKARAR NO 2020/ ESAS NO 2020/XXX GEREKÇELİ KARART Ü R K M İ L L E T İ A D I N A BAŞKAN ÜYE ÜYE C. SAVCISI KATİP DAVACI MÜDAFİİ Avukat Orçun Akbulut, Aydın BarosuGÖZALTI TARİHİ 6 günTUTUKLAMA iş bu suçtan tutuklu kalmamıştırSUÇ Silahlı Terör Örgütüne Üye OlmaSUÇ TARİHİ ve YERİ AydınKARAR TARİHİ Sanık hakkında Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde;GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜİDDİAAydın Cumhuriyet Başsavcılığının 17/06/2017 gün ve 2020/2635 esas sayılı iddianamesi ile, şüphelinin dosya içinde mevcut veri inceleme raporundan ve aleyhe beyandan anlaşılacağı üzere örgüte kendine adadığı ayrıca örgüte 200_TL tutarında himmet verdiği, örgütün sohbetlerine katıldığı, aynı okulda okuduğu başka öğrencileri örgüte katılımını sağlamak amacıyla örgütün bu etkinliklerine davet ettiği böylelikle şüphelinin üzerine atılı FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği iddia olunarak sanığın cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış,İddia makamı esas hakkındaki mütalaasında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ silahlı terör örgütü ile ilgili olarak yürütülen soruşturmalar kapsamında gizli tanık garsondan ele geçirilen micro-sd’de yer alan bilgilerde sanığın SAY kodu verilerek örgüt üyesi olduğu ve himmet adı altında maddi yardımda bulunduğunun belirtildiği, örgüt tarafından organize edilen sohbet toplantılarına katıldığı, bu toplantılara aynı okulda okuduğu başka öğrencilerin katılımını sağlamak üzere davet ettiği, alınan beyanlar, dosyada mevcut diğer belge ve bilgiler birlikte değerlendirildiğinde sanığın silahlı terör örgütüne üye olmak suçunu işlediği sübuta ermekle sanığın 3713 sayılı TMK’nun 7/1 maddesi delaleti ile 5237 sayılı TCK’nun 314/2, 3713 sayılı TMK’nun 5/1 maddesi gereğince cezalandırılmasına, verilecek cezanın TCK’nun 58/9 maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, işlemiş olduğu kasıtlı suçtan dolayı belirli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına, göz altında ve tutuklulukta geçirilen sürelerin infaz aşamasında verilecek cezadan mahsubuna karar verilmesi, talep olunmuştur. SAVUNMASanık, üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum, SAY diye bir kodun olduğunu gözaltına alındığımda öğrendim, terör örgütü ile alakam yoktur, hayatım boyunca aynı çizgide ve hiçbir gizli bir gündemim olmadan yaşam tarzımı sürdürdüm, muhafazakar bir yaşam tarzım bulunmaktadır, ibadetlerimi elimden geldiğince yaparım, alkol kullanmam, sigara içmem, hayatımda hiçbir dönem olağanüstü bir durum gündeme gelmedi, böyle bir yaşam tarzımdan dolayı kodlanmış olabileceğimi düşünüyorum, Semih isimli arkadaşım hakkımda ifade vermiş, ben polis okulundayken sınıf başkanıydım, aynı zamanda okul idaresinin sinema, tiyatro gibi etkinliklerinde de yardımcı olur aktif görev alırdım, bu nedenle bilinen bir kişiydim, hiçbir zaman bu yapının etkinliklerine davet etmedim, okul müdürünün söylemesi ile etmiş olsam olsam okulun etkinliklerine davet etmişimdir diye düşünüyorum, hakkımdaki aleyhime olan böyle bir beyanı kabul etmiyorum, beraatime karar verilmesini talep ediyorum, şeklinde savunmada XXXX talimatla alınan beyanında “Ben bu konu hakkında hazırlık aşamasında beyanda bulunmuştum. O beyanlarım doğrudur, aynen tekrar ederim. Sanık XXXXXX benim polis okulundaki sınıf arkadaşım, aynı zamanda sınıfımızın başkanıdır. Biz zaten rutin olarak arkadaş grubumuzla aktivitelere katılıyorduk. XXXXXX özel olarak örgüt programı kapsamında bizi organize ettiği doğru değildir. Bildiğim kadarıyla XXXXXXX bu yapı ile herhangi bir irtibatı yoktur. İki yıl boyunca aynı sınıftaydık. Örgüt üyeliğine ilişkin herhangi bir bilgim de görgüm de yoktur. önceki ifademde ifadem alınırken bu organizasyonları örgüt kapsamında XXXXXX düzenlediği belirtmişim gibi yazılmıştır. Ancak ifademde de belirttiğim gibi bizim yaptığımız toplantılar genel arkadaş grubu ile her zamanki olan sohbetlerimizdir. ” şeklinde beyanda savunması,2-Sanığın nüfus ve adli sicil kaydı,3-Bank Asya Hesap hareketlerine dair müzekkere cevabı4-Tanık beyanı5-Aydın İl Emniyet Müdürlüğü’nün sanık hakkındaki araştırma tutanağı,7-Sanıktan ele geçirilen dijital meteryaller üzerinde yapılan bilirkişi incelemesiDELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇESilahlı terör örgütü üyeliği suçu; silahlı bir örgütün kuruluş amaçlarını, faaliyet ve eylemlerini benimseyerek gönüllü olarak örgüt hiyerarşisine dahil olmayı tercih etmek suretiyle işlenmektedir. Bu bakımdan eylemin iradi olması ve örgüte iştirak bilinç ve iradesiyle hareket edilmiş olması gerekir. Suç, örgüte üye olma fiilinin gerçekleştiği anda tamamlanmakla birlikte, üyelik süresince eylem temadi etmektedir. Failin, süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gösteren eylem ve faaliyetleri silahlı terör örgütüne üye olma suçunu oluşturacaktır. Ancak faile, örgüt tarafından verilen önemli bir görev veya sorumluluk, tek başına failin örgüt üyesi olduğunu ortaya koyabilecektir. Öte yandan örgüte üye olmak, fiili bir katılma olup örgüte üye olmak için örgüt yöneticilerinin rızasının varlığına gerek yoktur, tek taraflı iradeyle bile örgüte katılmak silahlı terör örgütünün amacı, yapılanması ve eylemleri ile ilgili olarak benzer konuda İlk Derece Mahkemesi sıfatı ile verilmiş ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 26/09/2017 tarihli kararıyla onanan Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 24/04/2017 tarihli, 2015/3 esas ve 2017/3 sayılı kararında, FETÖ/PDY adlı silahlı terör örgütünün, küresel güçlerin stratejik hedeflerini gerçekleştirmek üzerine kurulan bir maşa olarak; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda belirtilen Cumhuriyetin temel niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türkiye Devletini ve varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini yıkmak ve daha sonra ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini bozmak amacıyla kurulmuş bir terör örgütü olduğu, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun tanımlanan, amaca ulaşmak için silah başta olmak üzere her türlü cebir ve şiddeti araç olarak kullanan 5237 sayılı TCK’nın 314/1-2. maddesi kapsamında silahlı bir terör örgütü olduğu FETÖ/PDY TERÖR ÖRGÜTÜ İLE OLAN İLİŞKİSİ VE BU BAĞLAMDA YAPILAN DURUŞMA SONUCUNDA HUKUKİ DURUMUNUN TESPİTİSanık hakkında ,FETÖ/PDY silahı terör örgütünün Emniyet Genel müdürlüğü personelini fişlediği bu kapsamda şüpheli ile ilgili yapılan tespitte şüpheliye “2015 Mart Alan kısmında SAY kodunun verildiği yani bunun karşılığının şüphelinin fetö mensubu olup, her şeyiyle teslim olan ancak yöneticilik vasfı bulunmayan polis memurunu ifade ettiği ,şüphelinin her ay örgüte 200,00-TL himmet verdiği, örgütün sohbetlerine katıldığı, aynı okulda okuduğu başka öğrencileri örgüte katılımı sağlamak amacıyla örgütün bu etkinliklerine davet ettiği böylelikle şüphelinin FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği gerekçeleriyle iddianame düzenlendiği yargılama, toplanan deliller, araştırma tutanakları, iddia, tanık beyanları, sanık savunması ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak suçunun oluşabilmesi için eylemlerin süreklilik, yoğunluk ve çeşitlilik arz etmesi ve örgütün hiyerarşik yapısına dahil olunması gerektiği, örgüte yardım suçunun oluşması için ise hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım edilmesi örgütün gizli haberleşme aracı Bylock programını kullanmadığı tespit edildiği,-sanık hakkında aleyhe tanık beyanının bulunmadığı,-sanıktan ele geçirilen dijital meteryaller üzerinde yapılan incelemede herhangi özellik arzetmediği anlaşıldığı,-sanığın Bank Asya hesap hareketleri incelendiğinde ,sanığın şüpheli bir işlemine rastlanmadığı, ilgili banka hesabını sadece kredi kartı olarak kullandığı, bu kredi kartının da en son 2013 yılının Aralık ayında kullandığı savunması ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; sanık hakkında SAY kodu ile fişleme yapılmış olması, yine bu fişlemede FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne aylık 200,00-TL yardım yaptığı yönündeki verinin tek başına süreklilik, yoğunluk ve çeşitlilik arz eden eylemler niteliğinde eylemleri kanıtlayacak nitelikte bulunmadığı, sanığın örgütle organik bir bağ kurarak hiyerarşisine dahil olduğu yönünde gizli tanık “garson” tarafından ibraz edilen micro SD karttaki fişleme bilgileri dışında delil bulunmaması, gizli tanığın beyanı tek başına mahkumiyete esas delil teşkil edemeyeceğine ilişkin tanık koruma kanunundaki amir hükme göre gizli tanığın ibraz ettiği veya edeceği belgelere de tek başına mahkumiyete esas teşkil edemeyeceği, soruşturma aşamasında beyanı alınan tanık XXXXXX kovuşturma aşamasında, sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile bir bağlantısının olmadığı, sanık XXXXXXX özel olarak kendilerini örgütsel bir program ile organize etmediği yönünde beyanda bulunduğu anlaşılmakla sanık hakkındaki delillerin, sanığın örgüt hiyerarşisine dahil olmayı zorunlu kılan terör örgütü üyeliği suçunun ve hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım edilmesini zorunlu kılan terör örgütüne yardım etme suçunun oluşması için de yeterli olmayacağının açıkça ortada olması dikkate alındığında yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle sanığın CMK 223/2-e maddesi uyarınca beraatine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;Sanık XXXXXXX üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği yönünde her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden sanığın CMK’nin 223/2-e maddesi uyarınca BERAATİNE,Beraat eden sanığın gözaltında kaldığı süreler ile ilgili 141/2 maddesi uyarınca TAZMİNAT HAKKININ BULUNDUĞUNUN HATIRLATILMASINA hatırlatıldı,CMK’nin 324/4. maddesi gereğince, yapılan yargılama giderlerinin kamu üzerinde bırakılmasına,CMK’nin 324/1 ve 327/2. maddeleri ile 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 168. maddesi ve Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 4, 14/4 ve 21 maddeleri gereğince, beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanığa hüküm tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre TL maktu vekalet ücretinin hazineden alınarak sanığa verilmesine,5320 sayılı Kanunun gereğince, hüküm kesinleştiğinde kesinleşme şerhli bir suretinin soruşturmada görev alan kolluk birimine ve 657 sayılı Kanunun 131/3 maddesi gereğince sanığın bağlı olduğu bakanlık veya kurum veya kuruluşa gönderilmesine,Sanık hakkında verilen 109/3-a maddesi uyarınca yurt dışına çıkışının yasaklanması yükümlülüğüne ilişkin uygulanan adli kontrol tedbirinin karar kesinleştiğinde kaldırılmasına, karar kesinleşinceye kadar devamına,Aydın Adli Emanet Memurluğunun 2020/596 esas sırasına kayıtlı adli imaj ve exportların bulunduğu 3 adet DVD’nin dosyada delil olarak saklanılmasına,Aydın Adli Emanet Memurluğunun 2020/596 esas sırasına kayıtlı 1 Adet Samsung Marka Cep Telefonu ve 1 Adet Avea Sim Kartın karar kesinleştiğinde sahibine iadesine,Dair, sanık ve sanık vekilinin yüzlerine karşı, Cumhuriyet Savcısı XXXXXXX katılımıyla, mütalaaya aykırı olarak verilen karara karşı tefhim tarihinden itibaren yedi gün içerisinde hükmü veren Mahkememize bir dilekçe verilmesi ya da zabıt kâtibine beyanda bulunup tutanak tutturup hâkime onaylatmak veya bir başka ilk derece ceza mahkemesi aracılığıyla dilekçe gönderilmek suretiyle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen Başkan 41868¸Üye 189850¸Üye 193637¸Katip 182703¸ 16. Ceza Dairesi 2020/1522 E. , 2021/2664 K. “İçtihat Metni” Mahkemesi Ağır Ceza MahkemesiSuç Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Silahlı terör örgütüne üye olma, Silahlı terör örgütüne yardım etme, Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemeHüküm 1- Sanıklar …, …, …, … ve … hakkında ayrı ayrı; Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçlarından ceza verilmesine yer olmadığına,2- Sanık … hakkında; TCK’nın 314/3, 220/7, 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53, 58/9, 63 maddeleri uyarınca mahkumiyet,3-Sanık … hakkında; TCK’nın 314/3, 220/7, 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63 maddeleri uyarınca mahkumiyet,4-Sanıklar …, … ve … hakkında ayrı ayrı; TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53, 58/9, 63 maddeleri uyarınca mahkumiyet,5-Sanık … hakkında; Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçlarından CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatBozma üzerine İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;Yargıtay bozma ilamı üzerine İlk Derece Mahkemesine dosyanın gönderilmesi üzerine, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın doğrudan Yargıtay ilgili ceza dairesine temyiz incelemesi için gönderilmesi gerekirken, hükümde istinaf kanun yolunun gösterilmesi nedeniyle tarafların yanıltılması sebebiyle bir kısım sanıklar müdafileri tarafından kararın istinaf edildiğine ilişkin dilekçeler verilmiş ise de; kanun yolunun yanlış gösterilmesi nedeniyle yanlış mercie verilen dilekçelerin tarafların haklarını haleldar etmeyeceği ve temyiz kanun yolunu değiştirmeyeceği nazara alındığında, söz konusu dilekçelerin temyiz dilekçesi olarak kabulü ile süresinde olduğunun kabulünde zorunluluk Derece Mahkemesince bozma sonrası atılı suçlardan kurulan hükümlerin tamamının CMK’nın 307/3 maddesi uyarınca doğrudan temyiz incelemesine tabi olduğu, bunun dışında İlk Derece Mahkemesince sanıklar hakkında “Ceza verilmesine yer olmadığına” ilişkin karar ise Yargıtay incelemesinden geçmeksizin ilk defa İlk Derece Mahkemesince verilmesi karşısında CMK’nın 286/2-h madde ve fıkrasının uygulanma olanağı bulunmadığı ve bu nedenle “Ceza verilmesine yer olmadığına” ilişkin hükmün de temyizi kabil olduğu değerlendirilerek yapılan incelemede;Sanıklar müdafilerinin duruşmalı inceleme istemlerinin İlk Derece Mahkemesinde silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, savunmaya yeterli imkanın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, istinaf ve temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından, tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,I- Katılanlar Cumhurbaşkanlığı vekili ile TBMM Başkanlığı vekilinin sanıklar …, … hakkında Silahlı terör örgütüneyardım etme; sanıklar …, … ile … hakkında Silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından kurulan mahkumiyet hükümleri ile; sanık … hakkında Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan kurulan beraat hükmüne ilişkin temyiz taleplerinin incelenmesinde;Silahlı terör örgütüne üye olma, Silahlı terör örgütüne yardım etme ve Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçlarının niteliği itibariyle, anılan suçlardan doğrudan zarar görmeyen, davaya katılma ve dolayısıyla hükmü temyiz etme hakları bulunmayan katılan vekillerinin temyiz itirazlarının CMK’nın 298. maddesi gereğince REDDİNE,II- Sanıklar …, … ve … hakkında Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde;Bozmaya uyularak yapılan yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanıklar müdafilerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükümlerin ONANMASINA,III- Katılan Cumhurbaşkanlığı vekili ile katılan TBMM Başkanlığı vekilinin sanıklar …, …, …, … ve … hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçlarından kurulan ceza verilmesine yer olmadığına dair hükümlere ilişkin temyiz taleplerinin incelenmesinde;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan mahkumiyetlerine karar verilen sanıklar … ve … ile Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan mahkumiyetlerine karar verilen …, … ve … hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçlarından beraatlerine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi;Kanuna aykırı olup, hükümlerin bu nedenle BOZULMASINA, bu hususun yeniden yargılama yapılmaksızın düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün VI. fıkrasındaki Ceza Verilmesine Yer Olmadığına’ ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine Sanıkların Ayrı Ayrı Beraatlerine’ ibaresi eklenmek suretiyle diğer yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,IV-Katılan Cumhurbaşkanlığı vekili ile katılan TBMM Başkanlığı vekilinin sanık … hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçlarından kurulan beraat hükmüne ilişkin temyiz taleplerinin incelenmesinde;Yapılan yargılama sonunda yüklenen suçların sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan katılan vekillerinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Adli emanetin 2017/3277 sırasında kayıtlı “Mühürlü delil zarfında …’dan ele geçirilen 6 adet 1 ABD Dolar “dan ibaret eşyanın sanığa teslimine karar verilirken uygulama maddesi olarak müsadereyi düzenleyen TCK’nın 54. maddesinin gösterilmesi suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi;Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle BOZULMASINA, bu hususun yeniden yargılama yapılmaksızın düzeltilmesi mümkün bulunduğundan sanık hakkındaki hükmün VIII. fıkrasındaki TCK’nın 54. Maddesi gereğince’ ibaresinin hükümden çıkartılması suretiyle diğer yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,V- Sanıklar … ve … hakkında Silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde;Yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Ayrıntıları ve hukuki mahiyeti Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanarak kesinleşen Dairemizin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere;Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar vetehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir Evik, Cürüm işlemek için örgütlenme, Syf 383 vd..Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin “suç işlemek amacı” olması aranır Toroslu özel kısım Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt syf. 28, Özgenç Genel Hükümler örgütünün tanımlanıp yaptırıma bağlandığı 5237 sayılı TCK’nın 220. maddesinin 7. fıkrasında yardım fiiline yer verilmiştir. “Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, örgüt üyesi olarak” cezalandırılacağı belirtilmiş, anılan normun konuluş amacı, gerekçesinde; “örgüte hakim olan hiyerarşik ilişki içinde olmamakla beraber, örgütün amacına bilerek ve isteyerek hizmet eden kişi, örgüt üyesi olarak kabul edilerek cezalandırılır.” şeklinde açıklanmış, 765 sayılı TCK’nın sistematiğinden tamamen farklı bir anlayışla düzenlenen maddede yardım etme fiilleri de örgüt üyeliği kapsamında değerlendirilerek, bağımsız bir şekilde örgüte yardım suçuna yer fiilini işleyen failin örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmaması, yardımda bulunduğu örgütün TCK’nın 314. maddesi kapsamında silahlı terör örgütü olduğunu bilmesi, yardımın örgütün amacına hizmet eder nitelikte bulunması yardım ettiği kişinin örgüt yöneticisi ya da üyesi olması gereklidir. Yardımdan fiilen yararlanmak zorunlu değildir. Örgütün istifadesine sunulmuş olması ve üzerinde tasarruf imkanının bulunması suçun tamamlanması için fiilleri örgüte silah sağlama ve terörün finansmanı dışında tahdidi olarak sayılmamıştır. Her ne surette olursa olsun örgütün hareketlerini kolaylaştıran, örgütün amacına hizmet eden ve yaşantısını sürdürmeye yönelik eylemler yardım kapsamında görülebilir Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarih, Esas 9-242, Karar 305. Yardım teşkil eden hareketin başlı başına suç teşkil etmesi gerekmez. Yardım bir kez olabileceği gibi birden çok şekilde de gerçekleşebilir. Ancak yardım teşkil eden faaliyetlerde devamlılık, çeşitlilik veya yoğunluk var ise örgüt üyesi olarak da kabul açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;1- Darbe girişiminden sonra kapatılan, örgütün manipilasyonlarında kullandığı Taraf gazetesinin kurucusu ve genel yayın yönetmeni olan, terör örgütünün yayın organı olan, ” isimli haber sitesinde yazarlık yapan, tarihli “Ben Buradayım Benimle Konuşun” başlıklı, tarihli “Mutlak Korku”başlıklı, tarihli “Ezip Geçmek” başlıklı ve tarihli “Montezuma” başlıklı köşe yazılarını kaleme alan, HTS kayıtlarına göre örgütün üst düzey yöneticileri ile iletişim-irtibatı bulunan, 14 Temmuz 2016 günü Can Erzincan isimli televizyon kanalında diğer sanıklar … ve … ile yaptıkları “Özgür Düşünce” isimli programda konuşma yaparak örgütün amacına hizmet eder nitelikteki eylemleri gerçekleştiren sanık … ve örgüte ait veya müzahir yayın organlarında uzun zaman yazarlık yapan, 2012 yılında “Her Taşın Altında The Cemaat’mi Var?” isimli kitabı örgütün görünür meşruiyetini sürdürmek için yazan, kullandığı Twitter sosyal paylaşım platformu hesabını darbe girişimi günü dahil olmak üzere terör örgütünün kamuoyu oluşturmak amacı doğrultusunda kullanan, üst düzey yöneticilik yapmakta iken örgütten ayrılan tanık beyanlarına göre FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünün medya yapılanması ile, HTS kayıtlarına göre de örgütün üst düzey yöneticileri ile irtibat kuran, ikametinde elde edilen not defterlerinde örgüt mensupları ile ilgili notlar bulunan, darbe girişiminden bir gün öncesinde Can Erzincan isimli televizyon kanalında diğer sanıklar … ve … ile gerçekleştirdikleri “Özgür Düşünce” isimli programda konuşma yaparak örgütün amacına hizmet niteliğindeki eylemleri gerçekleştiren sanık … hakkında;Anayasanın 138/1. maddesi hükmü, 6352 sayılı Kanunun amaç, kapsam ve gerekçesi, TCK’nın 61. maddesinde düzenlenen cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine ilişkin ölçütlerle, 3/1. maddesinde düzenlenen orantılılık ilkesi çerçevesinde, suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçlar, işlendiği zaman ve yer, konusunun önem ve değeri, meydana getirdiği zarar ve tehlikenin ağırlığı sanığın kasta dayalı kusuru, güttüğü amaç ve saik ile sübutu kabul edilen silahlı terör örgütüne yapılan yardımın derecesi ve niteliği de göz önünde bulundurularak; sanıklar hakkında silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan kurulan mahkumiyet hükümleri açısından; Dairemizin müstakar uygulamaları ve kararları doğrultusunda, yardımın niteliğine göre TCK’nın 220. maddesinin 7. fıkrasının 2. cümlesinde yer alan düzenleme uyarınca hukuka, vicdana, dosya kapsamına uygun ve gösterilen indirim miktarı ile orantılı makul oranda bir indirim yapılması gerektiği gözetilmeden yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde uygulama yapılmak suretiyle fazla ceza tayini,2-Türk Ceza Kanununun 58/9 maddesinde düzenlenmiş olan özel tekerrür hükmünün ancak örgüt mensubu sanıklar hakkında uygulanacağı gözetilmeksizin silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan mahkumiyetlerine karar verilen sanıklar hakkında yazılı şekilde Türk Ceza Kanununun 58/9 maddesinin uygulanmasına karar verilmesi;Kanuna aykırı olup, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA; bozma nedenlerine ve tutuklulukta geçirilen süreye göre; 5271 sayılı CMK’nın 109/3-a maddesi gereğince “yurtdışına çıkamamak” adli kontrol tedbiri uygulanmak suretiyle sanık …’ın TAHLİYESİNE, başka suçtan hükümlü veya tutuklu bulunmadığı takdirde DERHAL SALIVERİLMESİNİN sağlanması için ilgili yerCumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasına, tarihinde yürürlüğe giren tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304/1. maddesi uyarınca dosyanın İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, tarihinde oybirliğiyle karar verildi. Ceza Dairesi Esas Yıl/No 2020/7451 Karar Yıl/No 2021/3429 Karar tarihi Kendisine kayyım sıfatıyla devredilen ve suçta kullanıldığı iddiasıyla haklarında güvenlik tedbirine hükmedilen mal ve şirketler yönünden, malvarlıklarının müsaderesi ile sınırlı olmak üzere, katılan sıfatını alabilecek şekilde atılı suçtan zarar gören ve davaya katılma hakkı bulunan müşteki Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun CMK’nın 260/1. maddesi uyarınca yasa yollarına başvurma hakkının bulunduğu, adı geçen müştekiye kovuşturma evresinde yöntemine uygun şekilde CMK’nın 234/1-b-l maddesi uyarınca dava ve duruşma gününü bildiren tebligatın yapılmadığı, bu nedenle sanıklar hakkında açılan davadan usulüne uygun olarak haberdar edilmediği ve davaya katılabilmesi için olanak tanınmadığının anlaşılması karşısında, TMSF tarafından dava konusu şirketlere atanan kayyımlar vekili S. Y.’in tarihli dilekçesinin davaya katılma ve temyiz istemi mahiyetinde olduğu değerlendirilerek, suçtan doğrudan doğruya zarar gören TMSF adına şirketler ve ticari işletmeler kayyımlar vekilinin CMK’nın 237/2. maddesi uyarınca davaya katılan olarak kabulüne, Sanık B. A. S. müdafiinin ibraz ettiği belgelere göre CMK’nın 40-42. maddeleri gereğince eski hale getirme talebi yerinde görüldüğünden, eski hale getirme talebinin kabulü ile temyizin süresinde olduğu belirlenerek, temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü; Sanıklar A. A. B., A. F. D., E. K., E. K., G. Ş., H. P., H. C., İ. O. G., M. Y., M. B., M. E. Ç., R. H., Ş. Ü., T. A. müdafiileri ile sanıklar C. G. ve R. H.’nun duruşmalı inceleme talebinin yasal şartları oluşmadığından CMK’nın 299. maddesi gereğince ayrı ayrı REDDİNE, I Sanık H. T. müdafıinin temyiz itirazının incelenmesinde; Bölge Adliye Mahkemesi kararının tarihinde sanık müdafiince süre tutum dilekçesi verilmek suretiyle sebep belirtilmeksizin temyiz edilmiş ise de, gerekçeli kararın tarihinde sanık müdafiine tebliğ edilmiş olmasına rağmen CMK’nın 295. maddesinde öngörülen 7 günlük süre içerisinde sanık müdafiince gerekçeli temyiz dilekçesinin verilmediği, tarihli temyiz dilekçesinin ise temyiz sebebini içermediği anlaşılmakla, temyiz isteminin CMK’nın 298. maddesi gereğince REDDİNE, Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi; Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; II Sanıklar A. K., B. İ., C. G., E. K., M. T., R. H. ve Z. K. hakkında silahlı terör örgütüne üye olma, sanıklar ve M. G. hakkında silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçlarından kurulan mahkumiyet hükümleri ile TMSF adına şirketler ve ticari işletmeler adına katılan kayyımlar vekilinin temyiz itirazına yönelik yapılan incelemede; Sanıklar C. G., E. K., H. C., M. G., M. T., R. H. ve Z. K. hakkında 5271 sayılı CMK’nın 280/1-e maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesinin duruşma açıp sonucuna göre aynı kanun maddesinin 2. fıkrası gereğince İlk Derece Mahkemesinin hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurması gerekirken, kanun maddesine yanlış anlam yüklenerek duruşma açmaksızın evrak üzerinden İlk Derece Mahkemesince belirlenen hükmün değiştirilmesi hukuka aykırı ise de; anılan uygulamanın sanıklar lehine olması ve aleyhe temyiz de bulunmaması hususları gözetilerek CMK’nın 290/1 maddesindeki emredici düzenleme kapsamında değerlendirilen iş bu hukuka aykırılık bozma nedeni yapılmamıştır. Dosya kapsamına göre, sanık A. K.’nın tarihinde Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nda vermiş olduğu ifadesinde; 2011-2016 yılları arasında örgütsel nitelikteki sohbetlere katıldığını ve Adana mütevelli heyeti içerisinde yer aldığını beyan etmiş olması karşısında, mahkemenin takdir ve değerlendirmesinde bir isabetsizlik görülmemekle, tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir. Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı, ayrıca müsadere taleplerinin reddine ilişkin kararlarda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla; sanıklar müdafiileri ile sanıklar C. G., B. İ., R. H., Z. K. ve TMSF adına şirketler ve ticari işletmeler adına katılan kayyımlar vekilinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükümlerin ONANMASINA, III Sanıklar A. A. B., A. K. B., A. F. D., B. A. S., E. K., G. Ş., H. P., H. K., H. K., H. K., H. N. Ç., İ. O. G. İ. B., M. K., M. T., M. Y., M. B., M. E. Ç., Ş. Ü., S. A., T. A. ve Y. A. hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik yapılan incelemede; 1 Sanık B. A. S. yönünden; Dosya kapsamına göre, silahlı terör örgütü FETÖ/PDY’nin kamuoyunca bilinen operasyonel eylemlerinden sonraki tarihlerde örgütle organik bir bağ kurarak hiyerarşisine dahil olduğu yönünde herhangi bir delil bulunmayan sanık hakkında kollukta bilgi sahibi olarak alınan beyanların cumhuriyet savcısı veya kovuşturma aşamasında mahkemece doğrulanamaması karşısında hukuki değerden yoksun olduğu, ayrıca 5726 sayılı Kanun’un 9/8 maddesi gereğince gizli tanık beyanlarının başkaca delillerle desteklenmedikçe tek başına mahkumiyet hükmüne esas alınamayacağı cihetle, tarihinde örgütün eğitim faaliyetlerine destek amaçlı Vergi Denetim Kurulu raporuyla tespit edilen parasal tutarı FETÖ/PDY ile iltisaktı Çukurova Eğitim ve Kültür Vakfına aktardığı anlaşılan sanığın eyleminin silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olduğunu gösterir biçimde çeşitlilik, devamlılık ve yoğunluluk içermemesi karşısında, silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması, 2 Sanık E. K. yönünden; Sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince TCK’nın 62. maddesinde düzenlenen takdiri indirim uygulamasına yer olmadığına karar verilerek neticeten 7 yıl 6 ay hapis cezasına dair hükmün istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından duruşma açılmaksızın dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda TCK’nın 62. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapıldıktan sonra netice cezanın 6 yıl 3 ay belirlenmesi suretiyle istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddine karar verilmesine CMK’nın 280. maddesi uyarınca yasal olanak bulunmadığı gözetilmeksizin düzeltilerek esastan ret kararı verilmesi sanık aleyhine temyiz olmadığından ve sanığın yararına olan hukuk kurallarına aykırılığın aleyhe bozma nedeni yapılamayacağı CMK’nın 290. maddesi gözetilerek bu husus bozma nedeni yapılmamıştır. Sanığın Bank Asya nezdindeki tüm hesap hareketlerinin getirtilip incelenmesi, gerektiğinde bu konuda bilirkişi raporu alınarak, örgüt liderinin talimatı doğrultusunda katılım hesabı açma, para yatırma vb. işlemlerinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi, aynı dosyanın diğer sanığı M. B.’un etkin pişmanlık kapsamında sanık hakkında vermiş olduğu beyanlara ilişkin M. B. un tanık sıfatıyla dinlenerek sanık hakkındaki beyanlarının yer ve zaman itibariyle somutlaştırılması, ayrıca istinaf aşamasında dosya içerisine geldiği anlaşılan başka dosya şüphelisi T. A.’in ifade ve teşhis tutanakları ile UYAP’ta oluşturulan örgütlü suçlar bilgi bankasında sanık hakkında başkaca herhangi bir beyan yahut ifade olup olmadığı araştırılıp bulunması halinde beyan ve ifadelerin onaylı örneklerinin dosya arasına getirilip CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafiine okunarak, gerekirse eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, 3 Sanık M. Y. yönünden; Dosya kapsamına göre, sanığın 2016 yılına kadar örgütsel nitelikteki sohbet toplantılarına katıldığını beyan eden İ. A.’nın beyanlarının sanık hakkında atılı suçun sübutu açısından belirleyici nitelikte olması karşısında, CMK’nın 210. maddesi gereğince İ. A.’nın huzurda tanık, sıfatıyla dinlenmesi, ayrıca UYAP’ta oluşturulan örgütlü suçlar bilgi bankasında sanık hakkında başkaca herhangi bir beyan yahut ifade olup olmadığı araştırılıp bulunması halinde beyan ve ifadelerinin onaylı örneklerinin dosya arasına getirilip 217. maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafiine okunarak, gerekirse tanık olarak dinlenildikten sonra yargılamaya devamla bir hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi, 4 Sanık M. E. Ç. yönünden; Sanılın Bank Asya nezdindeki tüm hesap hareketlerinin getirtilip incelenmesi, gerektiğinde bu konuda bilirkişi raporu alınarak, örgüt liderinin talimatı doğrultusunda katılım hesabı açma, para yatırma vb. işlemlerinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi, UYAP’ta oluşturulan örgütlü suçlar bilgi bankasında sanık hakkında herhangi bir beyan yahut ifade olup olmadığı araştırılıp bulunması halinde beyan ve ifadelerin onaylı örneklerinin dosya arasına getirilip 217. maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafiine okunarak, gerekirse tanık olarak dinlenildikten sonra, ayrıca silahlı terör örgütü FETO/PDY’nin kamuoyunca bilinen 17/25 Aralık operasyonel eylemlerinden sonraki tarihte sanığın üyesi olduğu partiden istifa ederken vermiş olduğu demeç de nazara alınıp dosya kapsamındaki tüm delillerle birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, 5 Sanık Ş. Ü. hakkında; Sanığın sahibi olduğu şirket/şirketler ve kişisel hesap hareketleri ile ilgili dosya kapsamında herhangi bir raporun bulunmadığı, sanığın sahibi olduğu şirket/şirketler ve kişisel hesaplarından FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün kamuoyunca bilinen operasyonel eylemlerinden sonraki tarihler esas alınarak, örgütle iltisaklı yurt içi ve yurt dışı kurum, kuruluş, demek, vakıf ya da şirketlere ya da özel kişilere ait hesaplara para hareketlerinin bulunup bulunmadığına dair bilirkişi raporunun alınması, ayrıca UYAP ta oluşturulan örgütlü suçlar bilgi bankasında sanık hakkında başkaca herhangi bir beyan yahut ifade olup olmadığı araştırılıp bulunması halinde beyan ve ifadelerin onayı örneklerinin dosya arasına getirilip CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafiine okunarak, gerekirse tanık olarak dinlenildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, 6 Sanık Y. A. yönünden; Dosya kapsamına göre, MASAK ve Vergi Denetim Kurulu raporlarında belirtilen ve menşei Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan kuruluşa sanığa para transferi yaptığına dair faaliyeti ile ilgili olarak sanığın savunmasında kızının okumuş olduğu okula para gönderdiğini bildirmiş olması karşısında, sanığın savunmasının doğruluğu araştırılıp, ayrıca sanığın Bank Asya nezdindeki tüm hesap hareketlerinin getirtilip incelenmesi, gerektiğinde bu konuda bilirkişi raporu alınarak, örgüt liderinin talimat doğrultusunda katılım hesabı açma, para yatırma vb. işlemlerinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi ile UYAP’ta oluşturulan örgütlü suçlar bilgi bankasında sanık hakkında başkaca herhangi bir beyan yahut ifade olup olmadığını araştırılıp bulunması halinde beyan ve ifadelerin onaylı örneklerinin dosya arasına getirilip CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafiine okunarak, gerekirse tanık olarak dinlenildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, 7 Sanıklar A. A. B., A. K. B., A. F. D., G. Ş., H. P., H. K., H. N. Ç., İ. O. G., İ. B., M. K., M. T., M. B., S. A. ve T. A. yönünden; Ayrıntıları Dairemizin 2015/3 Esas sayılı kararında ve dairemizce de benimsenen, istikrar kazanmış yargısal kararlarda açıklandığı üzere; Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir. Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir. Evik, Cürüm işlemek için örgütlenme, syf 383 vd. Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin “suç işlemek amacı” olması aranır. Toroslu özel kısım Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt Özgenç Genel Hükümler Suç örgütünün tanımlanıp yaptırıma bağlandığı 5237 sayılı TCK’nın 220. maddesinin 7. fıkrasında yardım fiiline yer verilmiştir. “Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, örgüt üyesi olarak” cezalandırılacağı belirtilmiş, anılan normun konuluş amacı, gerekçesinde; “örgüte hakim olan hiyerarşik ilişki içinde olmamakla beraber, örgütün amacını bilerek ve isteyerek hizmet eden kişi, örgüt üyesi olarak kabul edilerek cezalandırılır.” şeklinde açıklanmış, 765 sayılı TCK’nın sistematiğinden tamamen farklı bir anlayışla düzenlenen maddede yardım etme fiilleri de örgüt üyeliği kapsamında değerlendirilerek, bağımsız bir şekilde örgüte üye yardım suçuna yer verilmemiştir. Yardım fiilini işleyen failin örgütün hiyerarşik yapısına dahil olamaması, yardımda bulunduğu örgütün TCK’nın kapsamında silahlı terör örgütü olduğunu bilmesi, yardımın örgütün amacına hizmet eder nitelikte bulunması yardım ettiği kişinin örgüt yöneticisi ya da üyesi olması gereklidir. Yardımdan fiilen yararlanmak zorunlu değildir. Örgütün istifadesine sunulmuş olması ve üzerinde tasarruf imkanının bulunması suçun tamamlanması için yeterlidir. Yardım fiilleri örgüte silah sağlama ve terörün finansmanı dışında tahdidi olarak sayılmamıştır. Her ne surette olursa olsun örgütün hareketlerini kolaylaştıran ve yaşantısını sürdürmeye yönelik eylemler yardım kapsamında görülebilir Yargıtay CGK tarih, Esas 9-242, Karar 305. Yardım teşkil eden hareketin başlı başına suç teşkil etmesi gerekmez. Yardım bir kez olabileceği gibi birden çok şekilde de gerçekleşebilir. Ancak yardım teşkil eden faaliyetlerde devamlılık, çeşitlilik veya yoğunluk var ise örgüt üyesi olarak da kabul edilebilecektir. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Kolluğun tanık dinleme yetkisinin bulunmadığı, kollukta bilgi sahibi olarak alınan beyanların Cumhuriyet savcısı veya kovuşturma aşamasında mahkemece doğrulanamaması karşısında hukuki değerden yoksun olduğu, ayrıca 5726 sayılı Kanun’un 9/8. maddesi gereğince gizli tanık beyanlarının başkaca delillerle desteklenmedikçe tek başına mahkumiyet hükmüne esas alınamayacağı cihetle, sanık savunmaları ve dosya kapsamına göre; silahlı terör örgütü FETÖ/PDY’nin kamuoyunca bilinen operasyonel eylemlerinden sonraki tarihlerde örgütsel nitelikteki eylem ve faaliyetleri tespit edilemeyen, örgütün sözde meşruiyet vitrini olarak kullanılan katlarla irtibatlı oldukları anlaşılan, fakat örgütün nihai amacını bildikleri, örgütle organik bir bağ kurarak hiyerarşisine dahil oldukları yönünde eylem ve faaliyetlerinin yoğunluluk, çeşitlilik ve süreklilik gösterdiğine dair her türlü kuşkudan uzak yeterli delil bulunmayan sanıkların; dosya kapsamına yansıyan eylemlerinin, konum ve kişisel özelliklerine göre sempati ve iltisak boyutunu aşan, örgüt üyesi olduklarını ispat etmeye yeterli örgütsel faaliyetler kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilerek atılı suçtan beraatleri yönünde hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi, Kanuna aykırı, sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan bu sebepten dolayı hükmün BOZULMASINA, tarihinde yürürlüğe giren tarih ve 7165 sayılı Kanun’un 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 304. maddesi uyarınca dosyanın Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, tarihinde oybirliği ile karar verildi. ¤¤ Karanlık Modu 2022 yeni askerlik sistemi ile şafak hesaplamak için, askerlik sürenizi, sülüs tarihinizi ve istenilen diğer bilgileri girerek hesaplat butonuna basınız. 2022 Şafak Hesaplama Not Talep eden Er veya Erbaşlar sıralı disiplin amirlerinin de onayı ile 6 aylık hizmet süresini tamamladıktan sonra 6 ay daha süre uzatabileceklerdir. Bu durumda, askerlik süresini 12 Ay olarak seçiniz. Şafak Nedir ? Askerlik yapan kişinin terhisine hizmetinin bitiş günü kalan gün doğumu sayısıdır. Kişi, askerlik bitiminin son gün doğumunda terhis olur. Sülüs Tarihi Nedir ? Resmi olarak askerlik başlangıç tarihidir. 2021 Askerlik Süresi Nedir ? Yeni sisteme göre, zorunlu hizmet süresi eğitim durumu gözetmeksizin herkes için 6 aydır. Bu sürenin 1 ayı ise temel eğitimi yani acemilik dönemi olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda askerlik; erbaş ve erler için 6 ay, yedek subay ve yedek astsubaylar için 12 aydır. Askerlik Yaşı Kaçtır ? Kanuna göre askerlik başlangıç yaşı 20 ve birliğe son katılım yaşı ise 41'dir. Kişi, 20 yaşını dolduracağı yılın ocak ayından itibaren göreve çağırılabilir. Aynı şekilde, 41 yaşını dolduracağı yılın ocak ayından itibaren artık birliğe katılamaz. Örneğin, 20 yaşını dolduracak kişi, tarihinde yani 19 yaşındayken askerliğe çağırılabilir. Er/Erbaşlar isterseler Askerliklerini 6 Ay Daha Uzatabilirler Talep eden Er veya Erbaşlar sıralı disiplin amirlerinin de onayı ile 6 aylık hizmet süresini tamamladıktan sonra 6 ay daha süre uzatabileceklerdir. Bu şekilde askerlik uzatan kişilere, ilk 6 aylık için ayrı bir terhis belgesi, 2ci 6 aylık için ayrı bir terhis belgesi verilir. Askerliğini 6 Ay Uzatanlar Ne Kadar Ücret Alacaklar ? Er/Erbaşlar askerliklerini 2ci bir 6 ay uzattıklarında, asgari net ücretten az olmamak şartı ile aylık ücret alacaklardır. Ücret, görev bölgesine göre değişkenlik göstermektedir. Bedelli Askerlik Kalıcı mıdır ? Kanunun 19. maddesine göre bedelli askerlik kalıcı hale gelmiştir. Bedelli askerlik süresi ise 1 ay temel eğitimden yani acemilikten Askerlik Sistemi İzin Süreleri Nelerdir ? Er/Erbaşlar için izin süresi her ay için 1 gündür. Yani, 6 aylık olan askerlik süresi için izin süresi 6 gün, 12 aylık askerlik süresi için izin süresi 12 gündür. Radyoaktif ışınla çalışan Er/Erbaşlar, her ay için 2 gün ilave izin kullanabilirler. Askerlik süresi boyunca eşi doğum yapan ya da eşi veya ikinci derece dahil kan veya kayın hısımlarından biri vefat eden Er/Erbaşlar, talepleri üzerine ilave 10 gün izin kullanabilirler. Yedek Subay ve Astsubaylar için İzin Süreleri Yedek subay ve astsubaylardan hastalananlar sıhhi izni kullanabilirler. Bu izin süresince, özlük hakları saklı kalmak kaydıyla, alınan sıhhi izin sürelerinin tabi olduğu hizmet süresinin, her ayı için bir günlük kısmı askerlik hizmetinden sayılacak. İçindekiler Güncelleme Yayımlama Okuma Süresi 14 dk. Not İhbar tazminatı vergi dilimi, çalışanın yıl içerisinde bulunduğu vergi diliminden devam eder yani çalışan ilk vergi diliminde %15 değilse, ilk vergi diliminden başlamaz. Hesaplama aracımız girilen maaşa göre çalışanın yıl içerisindeki vergi dilimini hesaplayıp, net ihbar tazminatını çalışanın içerisinde bulunduğu vergi diliminden başlatarak hesaplar. "Gelir, aylık taksit ve faiz oranına göre hesaplama yaparak ödeme planı oluşturmak için kredi hesaplama, yıllık izin süreleri hesaplamak ve detaylı bilgi almak için izin hesaplama sayfamızı ziyaret edin." *Kıdem tazminatı hesaplaması "en son alınan" ve fazla mesai ücretlerinin dahil olmadığı "aylık brüt maaş" üzerinden yapılır. Fazla mesai ücretleri kıdem hesaplamasına dâhil edilmez. *Kıdem tazminatı tavan tutarı 2022 yılının ikinci yarısı için 01/07/2022 - 31/12/2022 tarihleri arasında TL'dir. Hesaplama aracımız da TL üzerinde aylık brüt kazanç girilmesi durumunda maaş, yemek, ulaşım ve ikramiyeler dâhil aylık brüt kazancı "sadece kıdem tazminatı için" TL olarak kabul ederek hesaplama işlemi yapmaktadır. Not İş yeri tamamen kendi inisiyatifinde TL'nin üzerinde kıdem tazminatını prim/ikramiye vb. yöntemler ile gelir vergisine tabi bir şekilde çalışanına ödeyebilir.Kolay Onaylanan Kredi Kartları Kredi Kartı Ödül Para/Puan - Yıllık Ücret Ücretsiz Akbank Axess Ödül Para/Puan 21600 TL Yıllık Ücret Ücretsiz QNB Finansbank CardFinans GO Ödül Para/Puan 600 TL Yıllık Ücret Ücretsiz Tüm Kredi Kartları * Tüm kredi kartlarını görmek ve karşılaştırmak için kredi kartı sayfamızı ziyaret edin. Ayrıca tablo internet sitemiz üzerinden başvuruda bulunan kullanıcıların onaylanma verilerine göre oluşturuldu. Kıdem Tazminatı Nedir?Kıdem tazminatı, iş yerinde tam 1 yılını dolduran kişilerin işten çıkarılmaları veya askere gitmeleri, emekli olmaları, evlenmeleri kadın çalışanlar için gibi sebeplerden dolayı iş sözleşmelerinin feshedilmesi sonucunda, 1 yıl çalışma karşılığında en son alınan 1 brüt maaşın tazminat olarak ödenmesidir. Bir yıldan sonra hesaplama gün hesabına göre yapılır ve hesaplamaya dâhil edilecek brüt maaş her yıl ocak ayında belirlenen kıdem tazminatı tavan tutarından yukarı olmaz. Kıdem Tazminatı Nedir, Nasıl Hesaplanır? İhbar tazminatı, İş Kanunu’nun 17. Maddesinde düzenlenen işverenin işçiyi çıkarmadan ya da işçinin iş yerinden ayrılmadan önce karşı tarafa haber vererek mağdur olmasını önlemek amacıyla oluşturulmuş bir tazminat veya süredir. Tarafların birbirine önceden haber vermesi gereken süreye ihbar süresi, gerekli bildirimi yapmadan işçinin çıkması ya da işverenin çıkartması durumunda ödediği bedele ihbar tazminatı denir. İhbar Tazminatı Nedir, Nasıl Hesaplanır? İhbar Süreleri ve Tazminatı TutarlarıÇalıştığı Süreİhbar Süresiİhbar Tazminatı Tutarı 6 aydan az2 hafta2 haftalık brüt ücret /14 günlük6 ay - 1,5 yıl arası4 hafta4 haftalık brüt ücret/28 günlük 1,5 yıl - 3 yıl arası6 hafta6 haftalık brüt ücret/42 günlük3 yıl ve üzeri8 hafta8 haftalık brüt ücret/56 günlük*İhbar tazminatı ihbar süresinin işçiye tanınması durumunda ödenir. Ayrıca ihbar tazimatı tutarından damga ve gelir vergisi kesintisi yapılır ve tavan tutarı da göre maaş artışı hesaplaması yapmak için maaş zam hesaplama sayfamızı ziyaret edin. Ayrıca sayfamızdan maaş artışı ile alakalı Yargıtay kararlarına da Kanunu’na Göre Kıdem Tazminatı Alabilecek KişilerKıdem tazminatı, işçinin çeşitli sebeplerden dolayı işinden ayrılırken işveren tarafından 1475 sayılı İş Kanunu’nun gereğince ödemek zorunda olduğu bir tazminat şeklidir. İş Kanunu 24. Maddesi gereğince de aşağıdaki durumlarda işçi kıdem tazminatı alarak işten çıkabilir İş Kanunu'na ulaşmak için tıklayın. Ancak kıdem tazminatına hak kazanabilmek için işçinin aynı şirket veya bağlı olduğu grup şirketlerinde en az 1 yıl boyunca çalışması gerekir. İşverenin haklı bir fesih nedeni olmadan işçinin iş sözleşmesine son vererek işten “evlenmeleri” halinde evlilik tarihinden itibaren 1 yıl içinde istifa etmesiyle kıdem tazminatına hak askere gitmesi durumunda sülüs belgesini işverene getirmesi durumunda kıdem tazminatına hak emekli oluyorsa SGK’dan emekli olduğuna dair imzalı belge ile kıdem tazminatına hak her ne şekilde öldüyse o kişinin yakınlarına kıdem tazminatı ödemesinin yapılması için ölen kişinin ailesinin mahkemeden yazı getirmesi ile kıdem tazminatı alınmaya hak İstifa Ederse Kıdem Tazminatı“İş Kanununun 24. Maddesine göre işçi aşağıdaki sebeplerden dolayı istifa ederse kıdem tazminatını Sağlık SebepleriYaptığı işten sağlığının bozulma ihtimali,Sağlığının bozulması,2. Ahlak ve İyi Niyete Uymayan Hallerİşveren işçiye yalan söylerse,İşveren işçiye tacizde bulunursa,İşveren işçinin maaşlarını zamanında ödemezse, Kanunen 20 gün içinde işçinin maaşını işveren ödemek zorundadır. Bir kere geç ödeme yapılması söz konusu ise geçerli olmayabilir.3. Zorlayıcı Sebepler / İşverenden kaynaklıİşçi, işverenden kaynaklanan bir nedenden dolayı 1 haftadan uzun süre işe gidemezse ve parasını alamazsa ve işveren işçinin gelmediği gün parasını keserse işçi kıdem tazminatına hak sayılanların dışında bir durum var ise işçi kıdem tazminatını hak Kıdem Tazminatı Ödemeden İşçiyi Çıkarma Hakkıİşçi, İş Kanunu’nun 25. Maddesinde belirtilen hallere uygunsa işveren tarafından kıdem tazminatı ödenmeden işten çıkarılabilir. 25. Maddede belirtilen haller1- Sağlık Sebepleriİşçi özel hayatına dikkat etmeyerek içkiye düşkünlük, derli toplu olmayan yaşantı vs. üst üste 3 gün farklı günlerde 5 gün sağlık nedeni ile rapor alıyorsa,İşçi bulaşıcı bir hastalığa yakalanmışsa,Yargıtay bu gibi durumlarda sağlığından dolayı olduğu için kıdem tazminatı hakkı işçiye tanıyabiliyor. Kanun ise bu hakkı vermiyor.2- Ahlak ve İyi Niyete Uymayan Hallerİşçi işverene mesleği hakkında yalan söylüyorsa,İşçi işverene veya işverenin aile üyelerine hakaret ediyorsa,İş yerinde çalışanlara sataşıyorsa,İşçi başka bir işçiye tacizde bulunursa,İşçinin işverenin güvenilirlik, doğruluk veya dürüstlüğüne aykırı davranması,İşçi iş yerinde 7 günlük hapis cezasından fazla bir suç işlerse / ay içinde işçi üst üste 2 gün farklı günlerde 3 gün haber vermeden işe gelmez ise,İşçi yapmakla görevli bulunduğu görevleri yapmamakta ısrar ederse,İşçinin eli altındaki malzeme, makine kendi kusurundan dolayı bozulduysa ve 30 günlük ücreti ile ödemeyecek Zorlayıcı Sebepler / İşçiden kaynaklıİşçi iş yerine zorlayıcı bir sebepten dolayı 1 haftadan fazla süre ile gelmez ise kıdem tazminatına hak Tazminatı Tavan Tutarı Nedir?Kıdem tazminatı tavan tutarı, çalışanın 1 yıl çalışma karşılığında alabileceği en yüksek kıdem tazminatı tutarıdır. En yüksek devlet memuruna Başbakanlık Müsteşarı'na ödenen bir yıllık emeklilik ikramiyesi tutarına eşittir. Aksi bir uygulama olmadığı sürece 6 ayda bir ocak ve temmuz aylarında enflasyona odaklı olarak yeniden Tazminatı Tavan TutarlarıYılKıdem Tazminatı Tarih AralığıKıdem Tazminatı Tavan - - - - - - - - - - - - - - TL2022 Yılı Kıdem Tazminatı Tavan Tutarı2022 yılı ikinci yarısı için 01/07/2022 -31/12/2022 tarihleri arasında kıdem tazminatı tavanı TL'dir. Yani kıdem tazminatı hesaplamasında çalışanın brüt maaşı ve yan kazançları yemek, ulaşım, ikramiye vb. toplamı en fazla TL olarak kabul edilebilir. Öte yandan iş yeri tamamen kendi inisiyatifinde çalışanına kıdem tazminatı tavan tutarı üzerinden ödeme yapabilir. Ancak tavan tutarın üzerinde yapılan ödeme kıdem tazminatı olarak değil, prim/ikramiye adı altında yapılarak gelir vergisine Tazminatına Vergi Uygulanır mı?Kıdem tazminatında tavan tutarı aşamadığı sürece damga vergisi haricinde bir vergi bulunmuyor. Ancak bir istisna olarak iş yerinde 24 yıldan fazla çalışanların, 24'ten fazla olarak ödenen brüt ücretleri vergiye tabidir. Örneğin TL brüt ücret alan ve 30 yıl son iş yerinde çalışan bir kişi için 30* TL= TL kıdem tazminatı hesaplanır ancak bu tazminatın 30-24=6 6* TL= TL'sinden gelir vergisi kesintisi yapılır. İhbar Tazminatı Tavan Tutarıİhbar tazminatında, kıdem tazminatında olduğu gibi herhangi tavan tazminat tutarı yoktur. Kullanılmayan Yıllık İzin Ücreti HesaplamasıÇalışan işten çıkartılması veya kendisi çıkması durumunda varsa kalan yıllık izini, bu iznin ücret olarak karşılığı son aldığı net ücreti fazla mesai/prim hariç üzerinden hesaplanarak çalışana ödenir. Örneğin aylık TL net ücret alan bir işçinin günlük net ücreti günlük ücretin bulunması için 30'a bölünür " TL/30" 100 TL 'dir. Bu işçi işten ayrıldığında/çıkarıldığında içeride 14 gün yıllık izni varsa 100 TL*14 = TL içeride olan izinlerinden kaynaklı bir hak ediş alır. Yıllık izin süreleri ve izin türleri hakkında detaylı bilgi almak için yıllık izin hesaplama sayfamızı ziyaret Zam Gerekçesi ile İşten Ayrılan Tazminat Alabilir mi?İşe giriş veya toplu sözleşmede belirtilmediği ve ödenen ücret asgari tutarın altında olmadığı sürece düşük zam gerekçesi ile işten ayrılan çalışan, tazminat alamaz. Bu konuda ilgili Yargıtay Kararı "…Kökleşmiş içtihatlarımıza göre işçinin zam talebinin işverence karşılanmaması işçiye iş sözleşmesini fesih hakkını vermez..." 9. HD. 2007/1692 E. 2007/28190 K. SGK'ya Düşük Gösterildiği Gerekçesi ile İşten Ayrılan Tazminat Alabilir mi?Maaşı SGK'ya gerçekte aldığından düşük gösterilen çalışan, sözleşmesini feshederek kıdem tazminatı alabilir. Ancak burada maaşının düşük gösterildiğini kanıtlamakla çalışan yükümlüdür. Ayrıca maaşı düşük gösterilen veya hak edişlerini almayan çalışanlar 170'nolu telefon numarası üzerinden SGK'ya şikayette bulunarak resmi süreci Olan İhbar Tazminatı Alabilir mi?Emekli olan kişi kıdem tazminatı alabilir ancak ihbar tazminatı alamaz. Bunun nedeni ihbar tazminatının işverenin sözleşmeyi tek taraflı feshetmesi durumunda çalışanın yeni iş bulması için makul süreyi tanıması veya bunun tazminatını ödemesine dayanmasıdır. Emekli olunması durumunda yeni iş bulunması için makul sürenin tanınmasına gerek olmadığı için emekli olan çalışanlara ihbar tazminatı ödenmez. Ayrıca emeklilik yaşı ve tarihi hesaplamasını ne zaman emekli olurum aracımız üzerinden anında Çalışan Kıdem Tazminatı Alabilir mi?Emekli çalışanın yasal hakları normal çalışandan farklı değildir. Yani emekli çalışan da kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin vb. tüm haklara sahiptir. Emekli çalışan için sadece emeklilik gerekçesi ile işten ayrılma durumunda kıdem tazminatı alma hakkı geçerli değildir. Askere Giden Kıdem Tazminatı Alabilir mi?Bedelli askerlik dışında tüm askere gidecek kişiler kısa dönem, yedek subay, yedek astsubay vb. askere gideceklerine dair resmi belge ile iş yerlerinden kıdem tazminatını alabilir. Öte yandan askere gideceklere ihbar tazminatı ise ödenmez. Bedelli askerliğe gidecek olanlar için genel bir tartışma olmakla birlikte, son çıkan kanunda "aylıksız veya ücretsiz izinli" sayılacakları yönünde bir ifade olmasından kaynaklı iş sözleşmesi feshedilmediği için genel görüş kıdem tazminatı hakkı kazanılmadığı yönünde. Bedelli askerlik ücretlerini öğrenmek ve detaylı bilgi edinmek için bedelli askerlik ücreti sayfamızı ziyaret Yerinin İflas Etmesi ya da Kapanması Durumunda Kıdem Tazminatıİş yeri kapansa da işveren iflas da etse çalışanlarına kıdem tazminatını ödemek zorundadır. Ayrıca alacaklılar arasında belirli tutarlar ve oranlar ile sınırlı olmak üzere ilk hak Tazminatı Zaman Aşımı Süresi Eğer tazminatsız olarak işten çıkıldıysa, çıkış tarihinden itibaren 10 yıl içinde işverenden tazminat talep edilebilir. Ödenmemesi halinde ise yasal yola da Kanunu’na Göre İş Arama İzniİş Kanunu'na göre işveren iş sözleşmesini sonlandıracak personeli ihbar tazminatı süreleri içinde her gün için 2 saat iş arama izini vermek zorundadır. İş arama izni işveren tarafından verilmiyorsa bu durumda işveren personelin 2 saatlik ücretini %100 zamlı olarak hesaplayıp ödemek zorunda. Ayrıca işçi dilerse iş arama iznini toplu olarak kullanacağını işverenden talep ve İhbar Tazminatı İş Kanunuİş, işçi, işveren konularını ele alan ve bu konuda ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkları düzenlemek amacıyla vardır. Ülkemizde iş kanunu ilk defa tarihinde 1475 sayılı İş Kanunu olarak kabul edilmiştir. 1971 tarihli 1475 sayılı İş Kanunu, uzun yıllar uygulama süresinde eskimiş ve çağın gereklerine cevap veremez hale gelmiştir. Çalışma hayatımızı ve bununla ilgili yasalarımızı çağdaş gelişmelere uygun hale getirmek amacıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde karma nitelikte bir Bilim Kurulu teşkil edilmiş; uzun ve titiz bir çalışma sonunda yeni bir İş Kanunu Taslağı taslağa göre 4857 sayılı İş Kanunu 2003 yılında yürürlüğe girmiştir. Bu kanun 122 ana maddeden Tazminatı Nasıl Hesaplanır? Kıdem tazminatından vergi olarak sadece “damga vergisi” kesilir. Ayrıca kıdem tazminatı hesaplaması aylık brüt tutar üzerinden hesaplanır ve aylık brüt tutarının tavan sınırı Kıdem Tazminatı HesaplamasıBrüt Ücret TLGiriş Tarihi Tarihi gün sayısı 2521 günKıdem Günü 2521 * 30 gün /365 = 207,21 günGünlük Brüt Ücret TL/30 = 333,33 TLBrüt Kıdem Tazminatı 207,21 * 333,33 = TLDamga Vergisi TL * 0,00759 = 524,23 TLNet Kıdem Tazminatı TL – 524,23 TL = TL2022 yılı için tavan tazminat tutarı geçen kişi için örnek hesaplamaTam olarak 2 yıl çalıştığını ve brüt ücret ve yemek, ulaşım gibi yan hakları ile TL aylık brüt kazanç elde ettiğini varsayalım. Bu durumda hesaplama için TL değil, tavan ücret olan TL kıdem tazminatı hesaplamasında baz alınacak. Sonuç olarak TL * 2 = TL Damga Vergisi de çıkarılarak kıdem tazminatı ödemesi Tazminatında Bilinmesi GerekenlerBu süreler asgari olup sözleşmeler ile şartına uymayan taraf, bildirim süresine ilişkin ücret tutarında tazminat ödemek tamamı boyunca iş ilişkisi sürdürülmesi zorunlu değildir. Örneğin, 2 hafta süresince bir işçiyi çalıştırmanız gerekiyorsa 10 gün çalıştırıp 4 gün ihbar tazminatı ihbar tazminat süresini içeren ücreti çalışanın maaşından yasal olarak bildirim süresine ait ücreti nasıl ödeyeceğini peşin, taksit gibi çalışan ile anlaşarak iş sözleşmesini Tazminatı Hak Kazanma Süresi İşe alınan işçinin deneme süresi 2 aydır. Sendika varsa 4 aya kadar uzatılabilir. Bunun dışında deneme süresi 2 aydan fazla süresi içerisinde fesih durumunda ihbar tazminatı gündeme gelmez. Bu yüzden çalışan deneme süresi olan 2 ayı doldurduktan sonra ihbar tazminatı hakkı sözleşmesinde deneme süresi yoksa işçinin 1 günlük kıdemi bile ihbar tazminatını hak etmesini sağlar. İhbar tazminatına hak kazanma şartlarını taşıyan her işçi, bir gün bile kıdemi olsa bu tazminatı sözleşmelerinin işveren tarafından deneme süresi içinde veya 4857/25 ile belirtilen esaslar içerisinde feshi halinde işçiye herhangi bir ihbar tazminatı ödenmez. İş sözleşmesinin işçi tarafından haklı nedenlerle feshi durumunda yine aynı bildirim süreleri geçerli olup, haksız bir nedenden dolayı sözleşmenin feshi durumunda ise işverenin ihbar tazminatı hakkı Tazminatı Ödenmeyen DurumlarÇalışanın istifa etmesi,Çalışan işçinin emekli olması,Deneme süresi içinde işverenin iş sözleşmesini feshetmesi,Çalışanın ölümü, gibi durumlarda işveren çalışanın ihbar tazminatını Tazminatı Hak Kazanma Durumları 4857 sayılı iş kanunu madde 24’e göre işçinin iş sözleşmesini derhal fesih durumları belirtilmiş durumlar; sağlık sebepleri, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller, zorlayıcı sebeplerİşverenin ihbar bildirim sürelerine uymadan iş sözleşmesini feshetmesi,İhbar Tazminatına Dâhil Edilmeyecek ÖdemelerAyni ve nakdi ödemeler,Fazla mesai ücretleri,Genel tatil ücretleri,Hafta tatili ücretleri,İkramiye,SGK Primleri,İhbar Tazminatı Nasıl Hesaplanır?İhbar tazminatı brüt ücret üzerinden hesaplanır ve kıdem tazminatında olduğu gibi tavan ücret bulunmaz. Ayrıca ihbar tazminatı hesaplamalarında gelir ve damga vergisi kesintisi Tazminatı Örnek HesaplamaBildirim tarihinde ihbar süresi başlamadan işten çıkarılan bir kişi TL brüt maaş alsın ve aynı yıl içerisinde 7 ay çalışmış olsun. Bu durumdaGünlük Brüt Ücret TL / 30 gün = 333,33 TL 7 Ay Çalışan Kişinin İhbar Süresi 28 günBrüt İhbar Tazminatı 333,33 * 28 = TLGelir Vergisi Kesintisi * %15 = TL Vergi dilimleri sayfanın sonunda mevcut.Damga Vergisi Kesintisi TL * 0,00759 = 70,84 Kesintiler Toplamı + 70,84 = TLNet İhbar Tazminatı TL – 1470,84 TL = TL Not Toplam brüt ücret yıl içerisinde TL olduğu için %15 vergi dilimi uygulanmıştır. 2022 Yılı Vergi DilimleriYıllık Toplam Kazanç Vergi TL'ye kadar% TL- TL arası TL’ye kadar %15 uygulanacak% TL TL arası TL’ye kadar %15 / TL arası %20 uygulanacak% TL- TL TL'ye kadar %15 / TL arası %20 / TL arası %27 uygulanacak% TL üzeri TL'ye kadar %15 / TL arası %20 / TL arası %27/ TL - TL arası %35 uygulanacak% 40KaynaklarÇalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Kıdem Tazminat Tavan Tarihli 4857 Sayılı İş KanunuGelir İdaresi Başkanlığı Gelir Vergisi Tarihli Gelir İdaresi Başkanlığı Madde 25 Tazminat ve Yardımlarda Tebliği "Bu yazının tüm kullanım hakları aittir. Başka mecralarda kullanılması veya alıntı yapılması ancak orijinal yazıya link verilerek referans gösterilmesi şartıyla mümkündür." Makaleyi faydalı buldunuz mu? Kıdem tazminatı tavanı 2020 yılına girilmesiyle çalışan milyonlar tarafından merak ediliyor. Hakem Kurulu memur ve memur emeklileri maaşlarına yapılacak zam üzerine uzun süre tartışıldı ve 2020 yılında memur ve memur emeklilerine 4+4 zam yapıldı. Enflasyon farkının yüzde 5’in üzerinde olmasıyla beraber kıdem tazminatı tavanını da böylelikle belirlenmiş oldu. Peki, 2020 yılı kıdem tazminatı tavanı ne kadar oldu? KIDEM TAZMİNATI TABAN FİYATI NE KADAR? 2020 Brüt asgari ücret üzerinden hesaplanan kıdem tazminatı asgari ücret artışla taban fiyatı 385 lira arttı. 2020 Kıdem tazminatı taban fiyatı liraya yükselecek. KIDEM TAZMİNATI NASIL HESAPLANIR? Kıdem tazminatı, çalışılan yılla son brüt ücretin çarpılması sonucu bulunuyor. Bundan sonraki kıdem tazminatı 2020'de oranlara göre hesaplanacak. Herhangi sebeple çalışanın işine son verilmesi halinde 2019 yılı Temmuz-Aralık arasında kıdem tazminatı tavanı lira olarak belirlenmişti. 10 yıllık çalışma hayatı olan ve brüt maaşı 6400 lira olan çalışanın işine son verilmesi halinde 63 bin 790 lira kıdem tazminatını hak etmiş oluyordu. Yani brüt maaşı 15 bin lira olan çalışanın da 2019 yılı için kıdem tazminatı tavanı 6379 lirayı aşamıyordu. CEZA MUHAKEMESİNDE VEKÂLET ÜCRETİ Dr. Suat ÇALIŞKAN 15 Şubat 2020 5271 sayıl Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 324. Maddesinin birinci fıkrasında; Harçlar ve tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri ile soruşturma ve kovuşturma aşamalarında yargılamanın yürütülmesi amacıyla Devlet Hazinesinden yapılan her türlü harcamalar ve taraflarca yapılan ödemeler yargılama giderleri olarak tanımlanmıştır. 2020 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin[1] “Avukatlık ücretinin kapsadığı işler” başlıklı 2. Maddesinin birinci fıkrasında, avukatlık ücreti kavramının, kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığı olarak belirlenecek tutarı ifade edeceği hüküm altına alınmıştır. Tarifede, Avukat tarafından takip edilen dava veya işle ilgili olarak düzenlenen dilekçe ve yapılan diğer işlemler ayrı ücreti gerektirmediği, hükümlerin tavzihine ilişkin istemlerin ret veya kabulü halinde de avukatlık ücretine hükmedilemeyeceği ifade edilmektedir. 2020 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Avukatlık ücretinin kapsadığı işler” başlıklı 2. Maddesinin ikinci fıkrasında, icra takipleriyle, Yargıtay, Danıştay ve Sayıştayda temyizen ve bölge idare ve bölge adliye mahkemelerinde istinaf başvurusu üzerine görülen işlerin duruşmalarının ayrı ücreti gerektirdiği hüküm altına alınmıştır. CEZA DAVALARINDA VEKÂLET ÜCRETİ Kamu davasına katılma halinde 2020 Avukatlık Asgari Ücret Tarife’sinin 14. Maddesinin birinci fıkrasına göre; kamu davasına katılma üzerine, mahkûmiyete veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise vekili bulunan katılan lehine 2020 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin ikinci kısmın ikinci bölümünde belirlenen avukatlık ücreti sanığa yükletilecektir. Yalnız para cezasına hükmolunan davalar 2020 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 14. Maddesinin ikinci fıkrasına göre; Ceza hükmü taşıyan özel kanun, tüzük ve kararnamelere göre yalnız para cezasına hükmolunan davalarda bu Tarifeye göre belirlenecek avukatlık ücreti hükmolunan para cezası tutarını geçemeyecektir. Tazminat için Ağır Ceza Mahkemelerine yapılan başvurular 2020 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 14. Maddesinin üçüncü fıkrasına göre; tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 141 ve devamı maddelerine göre tazminat için Ağır Ceza Mahkemelerine yapılan başvurularda, 2020 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin üçüncü kısmı gereğince avukatlık ücretine hükmedilecektir. Ancak hükmedilecek bu ücret, 2020 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin ikinci kısmın ikinci bölümünün sekizinci sırasındaki ücretten az, onikinci sıra numarasındaki ücretten fazla olamayacaktır. Beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanığın durumu 2020 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 14. Maddesinin dördüncü fıkrasına göre; Beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına Hazine aleyhine maktu avukatlık ücretine hükmedilecektir. Ceza mahkemelerinde görülen tekzip, internet yayın içeriğinden çıkarma, idari para cezalarına itiraz gibi başvuruların kabulü veya ilk derece mahkemesinin kararına yapılan itiraz 2020 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 14. Maddesinin beşinci fıkrasına göre; Ceza mahkemelerinde görülen tekzip, internet yayın içeriğinden çıkarma, idari para cezalarına itiraz gibi başvuruların kabulü veya ilk derece mahkemesinin kararına yapılan itiraz üzerine, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması halinde işin duruşmasız veya duruşmalı oluşuna göre 2020 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin ikinci kısım birinci bölüm 1. sıradaki iş için öngörüldüğü şekilde avukatlık ücretine hükmedilecektir. Ancak başvuruya konu idari para cezasının miktarı 2020 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin ikinci kısım birinci bölüm 1. sıradaki iş için öngörülen maktu ücretin altında ise idari para cezası kadar avukatlık ücretine hükmedilecektir. Vekâlet ücretinin türleri Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde vekâlet ücreti, maktu ve nispi olmak üzere iki ayrı kategoride tespit edilmiştir. Maktu vekâlet ücreti kavramını, davanın konusunun para olmadığı veya para ile ölçülemediği hallerde belirlenen ücret olarak tanımlamak mümkündür. Nispi vekâlet ücreti ise, davanın konusunun para olması veya para ile ölçülebilir olması halinde bu değer üzerinden belirlenen ücreti ifade etmektedir.[2] Ceza davalarında şahsi hak talebi halinde vekâlet ücreti 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nda 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 365/2. maddesinin aksine mahkemece bu hususta da karar verilmesi gerektiği yolunda bir düzenleme yer almamaktadır. Örneğin; 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 112, 113 ve 114. maddeleri hükümleri karşısında; davada kendisini vekille temsil ettiren katılan idare lehine hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi ile yetinilmesi gerekirken ayrıca nispi vekalet ücretine de hükmedilmesi hukuka aykırı olacaktır.[3] Beraat eden ve kendisini vekille temsil ettiren sanık lehine vekâlet ücretine hükmedilebilmesi 1136 sayılı Kanun'un 168. ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13/5. maddesi uyarınca, sadece beraat eden ve kendisini vekille temsil ettiren sanık lehine vekâlet ücretine hükmedilebileceği cihetle, haklarında dolandırıcılık suçundan beraat, hakaret suçundan şikâyetten vazgeçme nedeniyle düşme hükümleri verilen sanıklar lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.[4] Kendisini vekil ile temsil ettiren ve beraat eden sanık yararına, Hazine aleyhine karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/5 madde ve fıkrası uyarınca maktu vekalet ücretine hükmolunması gerektiğinin gözetilmemesi,[5] Birden fazla sanığın kendisini aynı avukatla temsil ettirmesi Birden fazla sanık hakkında açılan veya önceden ayrı ayrı açılmış olup sonradan birleştirilen bir ceza davasında, birden fazla sanığın kendisini aynı avukatla temsil ettirmesi halinde, beraat eden sanıklar hakkında mahkemelerce kurulacak hükümde sanıklar lehine tek vekalet ücretine mi yoksa birden fazla vekalet ücretine mi hükmedileceği ve bîrden fazla vekalet ücreti ödenecekse hangi şartlarda ve ne kadar vekalet ücretine hükmedileceği hususu tartışmalara neden olmaktadır.[6] Bu tartışmada konuyu iki başlık altında incelemek faydalı olacaktır. Bilindiği üzere, ceza muhakemesinde müdafilik, zorunlu ve isteğe bağlı özel müdafilik şeklinde ele alınmaktadır. Zorunlu müdafilikte Vekalet Ücreti Zorunlu müdafilik ücret tarifesinin dayanağını "Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri İle Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik" hükümleri oluşturmaktadır. Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafi Ve Vekillerin Görevlendirilmeleri İle Yapılacak Ödemelerin Usul Ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik[7], 10. Maddesinin 4. Fıkrasında bu konuyu düzenlemiştir. Bu yönetmelikte yer alan 10. Maddenin dördüncü fıkrasına göre, aralarında menfaat çatışması bulunmayan birden fazla şüpheli, sanık, mağdur, şikâyetçi, suçtan zarar gören veya katılan için görevlendirilen aynı müdafi ya da vekile bu kişilerin her biri için ayrı ücret ödenecektir.[8] Bu nedenle birden fazla sanık hakkında görülen bir ceza davasında, sanıklardan bir kısmının zorunlu müdafi ile bir kısmının ise özel müdafi ile temsil edilmesi mümkündür. Burada mahkemece sadece özel müdafi ile temsil edilen sanıklar lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği hususu dikkate alınmalıdır. Mahkemelerce hükmedilecek yasal vekalet ücretinin tarafları ve hükümlerinin, sanıkla avukatı arasında yapılan sözleşmede kararlaştırılan avukatlık ücretinin tarafları ve hükümleriyle farklılık arz ettiğini ifade edebiliriz, Mahkemelerce haksız çıkan taraf aleyhine hükmedilecek vekalet ücretinin yasal dayanağını, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 324 ve devamı maddeleri ile 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 168. maddesine göre hazırlanan avukatlık asgari ücret tarifeleri AAÜT, vekalet ücretinin miktarını ise yine 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 169. maddesi ve ilgili avukatlık asgari ücret tarifesi AAÜT belirlemektedir. Avukatlık asgari ücret tarifeleri, belirli dönemlerde yenilenmekte ve değişmektedir. Bu değişen miktarlarda yasal vekâlet ücreti ödenmesi ile ilgili mahkemelerce takip edilmesi gereken dayanak belgeler, yukarıdaki paragrafta ifade ettiğimiz yasal düzenlemelerde yer almaktadır. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Yargılama Giderleri" başlıklı 324. ve devamı maddelerinde, avukatlık ücretleri yargılama giderleri kapsamında değerlendirilmektedir. Bu nedenle, mahkemelerce verilecek hüküm ve kararlarda yargılama giderlerinin ve kimlere yükletileceğinin gösterilmesi zorunludur. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "beraat veya ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi halinde gider" başlıklı 327. Maddesinde; kişi, sadece kendi kusurundan kaynaklı giderleri ödemeye mahkûm edileceği, bu kişinin önceden ödemek zorunda olduğu giderlerin Devlet Hazinesince üstlenileceği ifade edilmektedir. Ceza yargılamasında sanık hakkında beraat kararı verilmesi ve sanığın kendisini en az bir vekille temsil ettirmesi halinde, sanık lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekir. Ayrıca bu ücretin haksız yargılamaya mahal verildiği için Devlet Hazinesince ödenmesi zorunludur. Sanık hakkında beraat kararıyla birlikte veya beraat kararından ayrı olarak mahkumiyet, düşme, hükmün açıklanmasının geri bırakılması, güvenlik tedbiri veya ceza verilmesine yer olmadığına dair bir karar verilmesi halinde, kararın gerekçesine göre kusuru bulunan ve hakkında ceza davası açılmasına neden olduğu kanaatine varılan bir sanık lehine vekalet ücretinin ödenmesine karar verilemeyecektir.[9] Başka bir söylemle, ceza yargılaması sonunda bir sanık hakkında atılı suçtan dolayı "beraat" kararı verilmesi durumunda, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde belirtilen miktarda "sanık lehine" vekalet ücretine hükmedilmesi zorunludur. Burada hükmedilecek vekalet ücretine dair mevzuatta bireysel bir düzenleme hüküm altına alınmış olmakla ceza davasında beraat eden sanık sayısının birden fazla olması halinde, hangi usul ve esaslara göre, kaç adet vekalet ücretine hükmedileceğine dair açık bir hüküm yoktur. Ancak 2016 yılında geçerli olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde yer alan 14/4. Maddesinde; beraat eden sanıkların birden fazla olması halinde, beraat nedeni ortak olan sanıklar için müdafii lehine tek, beraat nedeni ayrı olan sanıklar lehine müdafii ile ilgili olarak ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmedileceği ifade edilmişti. Bu düzenlemenin öncesinde veya sonrasında, buna benzer bir hüküm yer almamıştır. Genel olarak baktığımızda, konunun yargısal kararlarda o dönemde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre farklı ilke ve esaslara göre değerlendirildiği gözlenmektedir. Yargıtay, yargılama giderlerinin hükmün tamamlayıcı bir parçası niteliğinde bulunduğunu, yargılama giderlerinin kararlarda gösterilmesinin zorunlu olduğunu, temyiz incelemesinin hükmün yargılama giderlerine de şamil olmak üzere yapılması gerekeceği hususlarını bazı kararlarında dile getirmektedir.[10] Birden fazla sanık ile ilgili olarak açılan kamu davalarında beraat kararı verilmesi halinde, vekâlet ücretine her bir sanık ile ilgili olarak hükmedilip hükmedilmeyeceği konusunda bir kısım Bölge Adliye Mahkemelerinin İlgili Ceza Dairelerinin kararlarında vekâlet ücretinin sayısına dair açık bir değerlendirme yapılmadığı görülmektedir. Bundan başka, vekâlet ücretinin yargılama gideri olarak hükümde gösterilmesinin zorunlu olduğu konusu, tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 324. Maddesinin ikinci fıkrasında açıkça hüküm altına alınmıştır. Yargıtay, 1412 sayılı mülga Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu gereğince açılmış bir "şahsi davada", ayrı ayrı şahsi dava açılmadıkça birden çok şikâyetçi için açılan şahsi davada müdahiller lehine vekâlet ücretine de ayrı ayrı hükmedilmesinin mümkün olamayacağına karar verilmesi gerektiğine hükmetmiştir.[11] Yine Yargıtay o dönemlerde, tek bir şikâyet dilekçesiyle açılmış olan tek bir şahsi ceza davası için müdahiller lehine tek bir vekâlet ücretine hükmedileceğine karar vermekteydi.[12] Ceza yargılaması, suç şüphesiyle birlikte başlamaktadır ve maddi gerçekliğe ulaşmak amacıyla yürütülmektedir. Bu nedenle ceza yargılaması kavramını, failin fiilini yasal düzenlemede belirtilen koşullarda yapılacak soruşturma ve kovuşturma işlemleriyle birlikte yorumlayıp değerlendiren ve ceza hükmünde tanımı yapılan suçun oluşup oluşmadığını ortaya çıkaran, yargı organı eliyle yine yasada belirtilen hükmün verilmesiyle sonuçlanan bir süreç olarak tanımlamak mümkündür. Ceza yargılamasının yürütülmesinde esaslı özneler sahne almaktadır. Başta hâkim mahkeme olmak üzere iddia makamı ve savunma makamı ceza yargılamasının kurucu unsurlarıdır. Belirtmek gerekir ki, şikâyete tabi suçlarda şikâyet şartının gerçekleşmesi halinde bir katılma talebi veya kararı olmadan da kamu davasının devam edebilmesi mümkündür.[13] Bu yüzden sanık, iddia makamı ve yargıç, yargılamanın en temel unsurları olarak karşımıza çıkmaktadır. Kamu davası, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 170 ve devamı maddelerine göre açılmaktadır. Burada sanığın suç oluşturduğu iddia edilen eyleminin ve bu eyleme uyan suç tipinin davayı açan belgede iddianame vb. belirtilmesi gerekmektedir. Bu nedenle kamu davasının, Cumhuriyet savcısı tarafından iddianame ile açılan dava olduğu söylenebilir. Bir kamu davası, en az bir davacının iddia makamı, en az bir sanığın ve en az bir suça konu eylemin bulunması şartıyla varlığını hissettirir. Burada ceza davası kavramı, yargı organı önünde görülen bir veya birden fazla kamu davasını nitelemek için günlük dilde kullanılan bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. "Bağlantı" kavramı Suça konu eylemler arasındaki "bağlantı" kavramı iki başlık altında inceleme konusu yapılabilir 1 Birincisi, birden fazla sanık hakkında açılan davalar arasındaki objektif bağlantıdır. 2 İkincisi ise, bir sanığın birden fazla eylemini konu edinen sübjektif bağlantıdır. Şartları varsa kamu davalarının birlikte açılması veya sonradan birleştirilerek birlikte görülebilmesi mümkündür.[14] 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda yeniden düzenleme altına alınan ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'ndan pek çok açıdan değişiklik gösteren hükümleri olan "suça iştirak" kavramı, birden fazla kamu davası arasındaki "bağlantı" kavramına benzer şekilde, birden fazla sanık hakkında tek bir yargılama süreci yürütülmesi için elverişli bir diğer olguyu işaret etmektedir. Bir sanığın ceza yargılaması sonunda beraat etmesi halleri, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "duruşmanın sona ermesi ve hüküm" başlıklı 223/2. Maddesinde açıkça belirtilmektedir. Beraat kararı şu hallerde verilebilir 1 Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması, 2 Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması, 3 Yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması, 4 Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen, olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması, 5 Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması," halleri olarak sınırlı sayıda düzenlenmiştir. Madde metninde yazılı beraat nedenleri arasında bir öncelik veya ayrıcalık öngörülmediği açıkça görülebilmektedir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 324. Maddesinin ikinci fıkrasında, yargılama sırasında yapılan giderlerinin neler olduğunu ve yargılama sonucunda bu giderlerin kimler tarafından ödeneceğinin hükümde belirtilmesinin zorunluluğu dile getirilmektedir. Burada vekâlet ücretinin de bu yargılama giderlerinin kapsamında yer aldığını ifade etmeliyiz. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi hâlinde gider" başlıklı 327. maddesinde, hakkında beraat veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen kişinin, sadece kendi kusurundan ileri gelen giderleri ödemeye mahkûm edileceği ve kişinin önceden ödemek zorunda kaldığı giderlerin Devlet Hazinesince üstlenileceği hüküm altına alınmıştır. Bu yasal düzenleme ile aleyhine açılan ceza davasında beraat eden, dolayısıyla mağdur edilen bir sanığın, gerek yargılama öncesi gerekse yargılama sürecinde münhasıran aleyhine yürütülen ceza yargılaması nedeniyle uğramış olduğu zararların karşılanması amaçlanmıştır. Yargı organlarınca hükmedilecek yasal vekalet ücreti, bu nedenle "sanık lehine" hükmedilen bir miktar olarak karşımıza çıkmaktadır. Beraat eden sanığın ödemek zorunda kaldığı yargılama giderlerinin Devlet Hâzinesinden karşılanması ile ilgili kural, Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre hükmedilecek olan yasal vekalet ücretinin, avukatla vekil eden arasında yapılan sözleşmede kararlaştırılan miktar ne olursa olsun, mahkemece beraat eden sanık lehine hükmedilecek miktarın Devlet Hazinesince karşılanması amacıyla hükme bağlanmıştır. Bu yüzden, Avukatlık Kanunu'nun 169. maddesinde mahkemelerce hükmedilecek vekâlet ücreti miktarının, avukatın emeği ve benzeri hususlar dikkate alınarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde öngörülecek miktardan az ve üç katından fazla olamayacağı ilkesi benimsenmiştir. Belirtmek gerekir ki, hemen hemen tüm avukatlık asgari ücret tarifelerinde "ceza davalarında ücret" ortak başlığı altında "maktu" olarak belirlendiği, yani sanık sayısına göre hükmedilecek vekâlet ücretinde mahkemelerin bir takdir yetkisi de kullanamayacağını söyleyebiliriz. Bir sanık lehine tek bir maktu avukatlık vekâlet ücretine hükmedilmesi Ceza yargılamasında kendisini, en az bir özel müdafi ile kurduğu sözleşme vekalet ilişkisi çerçevesinde temsil ettiren ve aldığı avukatlık savunma hizmetinin bedelini, özel hukuk kurallarına göre ödemekle yükümlü olan kişi, beraat eden sanıktır. Bu nedenle sanık kendisini kaç avukatla ve ne kadar ücretle temsil ettirirse ettirsin bir sanık lehine tek bir maktu avukatlık vekalet ücretine hükmedilmesi gerekecektir. Birden fazla sanık hakkında mahkemelerce beraat kararı verilmesi Birden fazla sanık hakkında mahkemelerce beraat kararı verilmesi halinde, hükmedilecek vekalet ücretinin her sanık için ayrı ayrı mı yoksa tüm sanıklar için tek bir vekalet ücreti mi olarak hükmedilmesi gerektiği konusuna şu şekilde yanıt verilebilir. "Ceza sorumluluğunun şahsiliği" ve "cezaların bireyselleştirilmesi" ilkeleri geerğince ceza yargılama süreci, kural olarak her sanık yönünden ayrı ayrı yürütülen bir süreçtir. İster bağlantı sebebiyle ister iştirak halinde işlenen suçlar sebebiyle birlikte görülen çok sanıklı bir ceza davasında, her sanığın ifadesinin ayrı ayrı alınması, her sanığın suç oluşturan eyleminin ve her sanık hakkında toplanan delillerin ayrı ayrı değerlendirilmesi, her sanığın neden beraat ettiğinin gerekçesinin ayrı ayrı yazılması ve koşulları varsa her sanık için ayrı ayrı beraat hükmü kurulması zorunludur. Bu yüzden avukatlık savunma hizmeti ne şekilde yerine getirilirse getirilsin, kural olarak sanıkların eylemleri arasındaki objektif farklılıklar asıl fail, azmettiren vb. veya sanıkların sahip oldukları sübjektif özellikler yaş küçüklüğü vb. bakımından müdafiilik görevinin her bir sanık için ayrı ayrı yürütülmesi gerekmektedir. Bu nedenle, birden fazla sanığın tek bir müdafi tarafından temsil edilmesi halinde her bir sanık yönünden avukatlık hizmeti ayrı ayrı verilmektedir. Yani her sanık için ayrı bir savunma hizmeti gerçekleştirilecektir. Burada tüm sanıkların müdafisi aynı olsa dahi sanıklar müdafi; tüm sanıklarla ayrı ayrı görüşmek ve gerek eylemlerini gerekse kişisel durumlarını, dava dosyasındaki delilleri her sanık açısından ayrı ayrı araştırmak zorunda kalacaktır. Bundan başka, Avukatlık Kanunu'na göre müdafiin görevini yerine getirmesi sırasında sanık konumundaki müvekkilleri arasında menfaat çatışması ölçütünü de dikkate alarak görevini her sanık için ayrı ayrı dikkat ve özen göstererek yerine getirmesi gerekecektir. Bu durumda sanıkların da, müdafiden kendi savunmalarını ayrı bir özen göstererek yapmasını beklemeleri söz konusu olacaktır. Bu anlamda her sanığın müdafine ayrı ayrı sözleşme gereği avukatlık ücreti ödemiş veya ödemekle yükümlü olacağı, netice itibariyle mahkemelerce beraat eden sanık için hükmedilecek maktu vekalet ücretinin "sanık lehine" hükmedilmesi gerekeceği söylenebilir. Sonuç olarak; bir ceza davasında birden fazla sanık hakkında beraat hükmü verilmesi durumunda, her bir sanığın, hakkında yürütülen kamu davasının açılmasında kendi kusurunun olmaması şartıyla ve yukarıda açıklanan temel ilkeler çerçevesinde, tek bir avukatla temsil edilseler dahi mahkemece sanıklar lehine hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde yazılı maktu vekalet ücreti miktarınca her sanık için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir.[15] [1] RG; T. S. 30996 [2] E 2019/3856, K 2019/6438, T [3] E 2019/3856, K 2019/6438, T [4] E 2017/32942, K 2019/2196, T [5] E 2019/2663, K 2019/3861, T [6] Uyuşmazlık için bkz.; E. 2019/33104 K. 2019/13267 T. [7] RG T. S. 26450. [8] DeğişikRG-22/7/2016-29778. [9] YCGK’nun tarihli, 2019/4-6 E. 2019/214 K. sayılı kararı. [10] Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun tarihli. 1935/111 E., 1935/7 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı. [11] Uyuşmazlık konusunun, o tarihte yürürlükte bulunan 1412 sayılı mülga Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu gereğince açılmış bir "şahsi davada", müdahiller vekilinin verdiği tek dilekçe ve ekindeki tek vekâletname ile açmış olduğu şahsi davanın, sanığın her üç müdahile karşı işlediği sabit olan bir yaralama suçu nedeniyle "mahkumiyet" ve ayrıca "manevi tazminat davalarının 500'er liralık kısmının kabulüyle geri kalan kısmın reddine" dair hükümlerle sonuçlanması karşısında, kendisini tek vekille temsil ettiren "birden fazla müdahil lehine" hükmedilen 400'er lira maktu, 50'şer lira nispi vekalet ücretinin, usulüne uygun belirlenip belirlenmemesi olduğu, Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 1975 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin "avukatlık ücretinin şuurları”na dair 4. maddesinde ve "karşılık davada, davaların birleştirilmesinde ve ayrılmasında ücret" başlıklı 9. maddesinde belirtilen ilkelere göre; "...vekalet ücretinin tayininde esas ve ilke olarak davacı veya sanıkların adedinin değil, usulünce açılmış olan ve avukat tarafından takip olunan şahsi davaların adedinin esas alındığının, taraflara yükletilecek avukatlık parasının her dava için ayrı ayrı tayininin öngörüldüğünün..." buna göre ayrı ayrı şahsi dava açılmadıkça birden çok şikayetçi için açılan şahsi davada müdahiller lehine vekalet ücretine de ayrı ayrı hükmedilmesinin mümkün olamayacağına karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bkz.; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun tarihli, 1979/2-229 E., 1979/477 K. sayılı kararı. [12] Yargıtay Ceza Genel Kurulunun tarihli, 1978/2-324 E.,1978/350 K. sayılı kararı da aynı gerekçelere dayanmaktaydı. O dönemde yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ile 1975 yılında yürürlüğe giren AAÜT hükümleri kapsamında yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda, müdahillerin sanığın tek bir eyleminden dolayı mı yoksa birden fazla eyleminden dolayı mı zarar gördüğü açıklanmadan ve müdahiller vekili tarafından açılan "şahsi dava ve manevi tazminat davaları" nedeniyle müdahiller lehine yükletilecek vekalet ücretinin miktarı hususunda verilen kararlar olduğu gözlenmektedir. [13] tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile mülga olan 765 sayılı TCK ve 1412 sayılı CMUK'de öngörüldüğü şekilde, takibi şikâyete bağlı bir kısım suçlar için önceden var olan "şahsi dava" kavramı ceza muhakemesi bugün için hukuk sistemimizde bulunmamaktadır. Bu nedenle, ceza muhakemesi sistemimizde özel kanunlarda yer alan bir kısım suçlar İcra ve İflas Kanunu, Çek Kanunu istisna olmak üzere artık sadece "kamu davası" olarak adlandırılan ceza davası türü vardır ve bu dava kural olarak ancak Cumhuriyet savcısı tarafından yürütülen soruşturma aşaması sonucunda ortaya çıkmaktadır. [14]Toroslu,N./Feyzioğlu,M., Ceza Muhakemesi Hukuku, Savaş Yayınevi, Ankara, 2009; Yenisey,F./Nuhoğlu,A., Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2016, Soyaslan, D., Ceza Muhakemesi Hukuku, Yetkin Yayınevi, Ankara, 2016. Bağlantı ve iştirak halinde işlenen suçlardan dolayı yapılan yargılama giderleri, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Bağlantılı davalarda giderler" başlıklı 326. maddesinde; "1 Birden çok suçtan dolayı aleyhinde kovuşturma yapılmış olan kimse, bunların bir kısmından mahkûm olmuş ise, beraat ettiği suçların duruşmasının gerektirdiği giderleri ödemekle yükümlü değildir. 2 İştirak halinde işlenmiş bir suç nedeniyle mahkûm edilmiş olanlara, sebebiyet verdikleri yargılama giderleri ayrı ayrı yükletilir." şeklinde ayrı fıkralarda sistematik biçimde ele alınmıştır. [15] E. 2019/33104, K. 2019/13267, T. KÜÇÜMSEME HİÇBİR KİMSEYİ NOKTA DA KÜÇÜKTÜR AMA BİTİRİR CÜMLEYİ.

beraat eden sanığın tazminat hesaplama 2020