ben lider olsaydım ne yapardım

Geyve Kaymakamlığı, İlçe Sağlık Müdürlüğü bağımlılıkla mücadele konusunda “ Ben Olsaydım Ne Yapardım” çalıştayı düzenledi. Geyve Sosyal Hizmetler Merkezinde düzenlenen toplantıya İlçe Kaymakamı Murat Güven, İlçe Sağlık müdürü Dr. Ayşin Kurban, Jandarma Komutanı Mehmet Kütük, Emniyet Müdürü Mustafa Müzeyyen•texting. 10 parts. Complete. Kısa hikaye, tamamlandı• • Müzeyyen: İsimler insanların sahte kimlikleridir. 28012022'. KİMLİKSİZ 《TEXTİNG》 (TAMAMLANDI) 36 parts. Complete. 0543***: Seni almama çok az kaldı. 0543***: O gün geldiğinde yalandan yapmak zorunda kaldığın evlil Ben Salih Zeki Çakır'ın yerinde olsaydım İMEAK Deniz Ticaret Odası Meclis toplantısında nasıl konuşurdum ve ne yapardım? Can alıcı soru burada başlıyor! Ben Salih Zeki Çakır'ın yerinde olsaydım, dersime çalışır, Metin Kalkavan'ın yaptıklarını alt alta sıralar, yapamadıkları değil, ortada olan sorunlara neden Büyükikramiye bana çıksaydı:Ben ne yapardım, onu düşünmedim ama, herkes ne diyecekti:İşte onu biliyorum. Mahmut Yesari; Philosophy. 1945 Antalya'nın Demre ilçesinde İçişleri Bakanlığı'nın uyuşturucuyla mücadele kapsamında başlattığı 'Ben olsaydım ne yapardım' adlı proje kapsamında çalıştay gerçekleştirildi. Demre Kaymakamlığı ve Demre İlçe Sağlık Müdürlüğü tarafından düzenlenen çalıştaya Kaymakam Onur Şatıroğlu, Belediye Başkanı Site De Rencontre Pour Femme Celibataire Gratuit. “Millî Mücadele yıllarında yaşamış olsaydınız vatanımızın düşman işgalinden kurtulması için neler yapardınız? konulu bir konuşma konusunu yazdık. Türk Milleti Milli Mücadele ile düşmanı kovmuş, özgürlüğüne kavuşmuştur. İşgal edilen ülkemiz Türk milletinin azmi ve gayreti ile kurtuldu. Milli Mücade yıllarında yaşayan bir kişi olsaydım diyerek şu konuşmayı örnek yazabiliriz. “Millî Mücadele yıllarında yaşamış olsaydınız vatanımızın düşman işgalinden kurtulması için neler yapardınız? konulu bir konuşmaSevgili Arkadaşlar;Milli Mücadele Türk Milleti’nin var olma savaşıdır. Özgürlüğün kazanılması için büyük, küçük, kadın, erkek, yaşlı, çocuk demeden herkesin katıldığı büyük bir Mücadele de gösterilen fedakarlıklar sayesinde bu günleri ben Milli Mücadele yıllarında yaşamış olsaydım vatanımızın kurtulması için şunları küçük olduğu için beni askere almayabilirlerdi. Ama ben askerlerin yanında durur ihtiyaçlarını karşılardım. Su, ekmek götürürdüm. Mermi taşırdım. Yaralılara bakar onlara yardım diğer cephelere götürürdüm. Kağnılarla cephane taşırdım. Düşman birliklerine sızar istihbarat bilgileri getririrdim. Silahların bakımını yapardım. Öksüz kalan kardeşlerimize yardım verdikleri emirleri yapardım. Gerekirse cephede savaşırdım. Nöbet tutardım. Askerlerin çantalarını bol dua ederdim. Vatanımız kurtulsun diye. Askerlerimizin elbiselerini yıkardım. Fabrikada çalışır mermi yapardım. Düşman askerlerine gereken cevabı kurtulması için gereken herşeyi yapardım. Gerekirse canımı bile verirdim. Belki şehit görürsem O’na kurtaran tüm şehit ve gazilerimizden Allah Razı olsun… Günümüzde çok da sık kullanmadığımız iki kelimenin buluşması. Birincisini her zaman, her yerde kullanıyoruz ki hiç işe yaradığını sanmıyorum. Nerede hep ’ben’’ hep ’ben’’ diyen insanlar varsa bana göre oralar problemlerin, huzursuzluğun kol gezdiği eğitimci gözüyle baktığımda karşımda hep ’benim çocuğum’’ diyen anne - babalar, ’ben’’ diyen öğretmenler; doğal olarak da hep ’ben’’ diyen öğrenciler görüyorum. Bir süredir bunu ciddi anlamda sorguluyorum. Aslında ilk önce yapmamız gereken şey, kendimizi sorgulamak. Ben ne yapıyorum, nasıl davranıyorum? Ben kelimesini kullanacağımız en anlamlı yer bence. ÇünküDeğişim bende başlar. Ben değişmezsem değiştiremem. Ancak ben değişirsem çocuklarım, öğrencilerim, arkadaşlarım olabilir mi? Mümkün!Fark ettim ki öğretmen olarak öğrencilerimizle, anne-baba olarak çocuklarımızla sohbet etmiyoruz. Hep onlara ne yapıp ne yapmayacaklarını söylüyoruz. Hiç onların gözüyle görüp, onların kulağıyla işitip, onların duygularıyla hissetmiyoruz. Yani onun yerine ben çocuk olsaydım ne yapardım? Diyemiyoruz. Çünkü biz her şeyi biliriz ve dünyaya çok aklı başında geldik! Bizler çok şanslıydık, hemencecik her şeyi öğrendik. Çok akıllıydık!Bu yeni nesil her gün daha kötüye gidiyor. Her yeni gelen daha kötü geliyor. Çünkü onlar başka dünyadan geldi, onların anne ve babaları bizler değiliz, o anne-babaları biz yetiştirmedik?Aynaya bakmanın zamanıdır. Belki de bizler bir şeyleri eksik yaptık. İyi sayısal, iyi sözel öğrenciler yetiştirirken ’empati’’ kurmaktan yoksun doktorlar, öğretmenler yetiştirdik. Ve sonuç, yeni nesil…Sevgili öğretmenlerim, bizim eserimiz!Bir yerlerden başlamak lazım. Nereden başlarsak kârdır. Önce değişeceğiz, sonra değiştireceğiz. Önce gelişeceğiz, sonra geliştireceğiz. Nefesimiz yettiğince ne olacak?Çocuklarımıza, arkadaşımın yerinde ben olsaydım ne yapardım demeyi, ne hissederdim diye düşünmeyi öğreteceğiz.’Ben olsaydım’’ sorgusunu davranış haline getiren bir öğretmen için bu zor olmasa gerek. Çünkü biliyoruz ki çocuk yap denileni değil, gördüğünü uygular. Ben şahsen aklıma olsaydım = olsaydım = olsaydım = Empatidir; ki empati kurabilmek en güzel davranış şeklidir. Haydi şimdi, hemen başlayalım!Atiye DemirBu yazı 30 Aralık 2019 tarihinde Öğretmen Blogları kategorisinde yayınlandı. Ahmet ACAR/DEMRE, DHA - Antalya'nın Demre ilçesinde İçişleri Bakanlığı'nın uyuşturucuyla mücadele kapsamında başlattığı 'Ben olsaydım ne yapardım' adlı proje kapsamında çalıştay Kaymakamlığı ve Demre İlçe Sağlık Müdürlüğü tarafından düzenlenen çalıştaya Kaymakam Onur Şatıroğlu, Belediye Başkanı Okan Kocakaya, İlçe Jandarma Komutanı Üsteğmen Emre Tırpancı, İlçe Milli Eğitim Müdürü Faruk Atılgan, Antalya Barosu Demre Temsilcisi Burak Gümüş, İlçe Müftüsü Kemal Akpınar, İlçe Gençlik ve Spor Müdürü Mesut Dikili, İlçe Sağlık Müdürü Aybike Demir, İlçe Tarım Müdürü Mustafa Işık, Ziraat Odası Başkanı İbrahim Oğuz, okul müdürleri, rehber öğretmenler, mahalle muhtarları ve vatandaşlar Jandarma Astsubay Kıdemli Başçavuş Demre Merkez Karakol Komutanı Erkan Kahveci, rehber öğretmen Bilal Özdemir, Mustafa Sarılar ve hemşire Buket Aksoy uyuşturucu, alkol, tütün bağımlılığı, davranış bağımlılığı, bağımlılık tuzağına karşı alınacak önlemleri Demre Kaymakamı Onur Şatıroğlu, şunları söyledi"Uyuşturucu bağımlılığı, gençlerimizin küçük yaşlarda bu tuzağa düşürülmesi toplum olarak kanayan yaramız. İlçe olarak çok büyük sorunlarla karşı karşıya değiliz. İlçemizde tedbir almamız gerekiyor. Gençlerimizin uyuşturucu ile tanışma yaşı her geçen gün aşağı iniyor. Bağımlı gençlerimizi süratle tespit edeceğiz. Aileleri ile iletişime geçeceğiz."FOTOĞRAFLI Yılmaz Ekinci yekinci07 08 KASIM 2018 PERŞEMBE 1822 32 14542 24 AA aa Büyükşehir Belediyesinde 6 yıl üst düzey görevlerde bulunmuş ve bu alanda yüksek ihtisasını yapmış bir kişi olarak meramımı baştan anlatayım. Ki, spekülasyonlara ismim karışmasın. Geldiğim kültürde “görev istenilmez, verilirdi…Kİ, görev veren yetkili/ler “insanların en hayırlısı insanlara faydası dokunandır” anlayışına sahipse, göreve de talipli olunmazdı. Ülkeyi yönetenler ne yapar eder, arar, bulur ve görevi ehil kişilere tevdi ederlerdi. Onun için herkes her göreve talipli olmazdı. Bir toplumda ehliyet ve liyakat ilkesi geçerli ise herkes kaderine razı olur. Ehliyet ve liyakat bir toplumda ayaklar altında ise herkes her şeye talipli olur. Bu fıtratın bir kanunudur. Görev bir “işin karşılığı değil, bir ilişkinin sonucu” olarak belirleniyorsa, herkes herkesi yönetmeye teşne olur. Üzülerek söylüyorum; ülkemizin bugün geldiği nokta bu dur! İnsanları ve şehirleri yönetmeye bu kadar teşne insan bolluğunun yaşadığı başka bir dönemi hatırlamıyorum. Adamın hiçbir meziyeti yok, ama belediye başkanı olmak için can atıyor. Adam bakıyor kendisinden daha düşük profilli birileri belediye başkanı / milletvekili / üst düzey amir olmuş ve doğal olarak “ben neden olmayayım” diye ortaya çıkıyor. Çünkü adam haklı! Nasıl olsa soran, soruşturan, hesap isteyen yok. Ben yaptım / ettim mantığıyla yöneticilerin insanlara yaklaştıklarını görüyor ve “ben hayli hayli yaparım” diyor. Oysa belediye başkanlığı başka hiçbir mesleğe benzemez. Şehirleşme, alt yapı, finans, idari ve beşeri bir özgeçmiş ve dominant bir kişilik ister. Adamın umurunda değil, çünkü onu atayan kişinin öyle bir beklentisi yoktur ki adamın olsun. Korkmadan, çekinmeden ve hiçbir mazerete sığınmadan itiraf edeyim Genelde Türkiye'de ve özelde Bingöl' de devlet şehirleşmede sınıfta kalmıştır!.. Türkiye periferisinde “büyük devlet” olma iddiasına sahip olmak istiyorsa, şehirleşme açısından reform değil, radikal değişime ihtiyaç vardır. Bugün Türkiye'nin en önemli sorunu “gelişme veya kalkınma” değildir, şehirleri yaşanmaz kılan estetik yapıdan uzak mimarı anlayıştır. Bugünkü Türkiye'nin idari yapılanmasının ne coğrafi, ne iktisadi, ne beşeri ve ne de hizmet esaslarına dayanmadığını kolaylıkla ifade edebiliriz. Ki, küreselleşme, yerelleşme ve özelleşme ile birlikte idari yapımızın durumu da ortadadır. Günümüz Türkiye şehirlerinde “nelerin yapılması” gerektiğinden ziyade “nelerin yapılmayacağı” ön plana çıkmıştır. Ben bir Belediye Başkanı adayı veya başkanı olsam, bir şehirde neleri yapacağımdan ziyade neleri yapamayacağımı deklare ederdim. Bu tutumun daha hayırlı olacağına inandığım için söylüyorum. Ben, Belediye Başkanı olsam; 1- Yeşilliği orta refüjlere hapsetmezdim. Her binanın önünde bahçenin olmasını şart koşardım. Bina kat sayısını ağacın boyu ile orantılardım. 2- Her bina altına bir dükkân mantığına izin vermezdim. Çünkü aileyi esas alan düzenlemeleri ön plana çıkarırdım. 3- Şehri çevreden merkeze doğru yeni imar planlarıyla kuşatmaya çalışırdım. Merkezdeki her iyileştirme ekstra maliyetlere neden olacağından dolayı çevreden merkeze doğru yeni imar alanları açar ve yeni cazibe merkezlerini oluştururdum. 4- İşyeri ile ikamet edilecek yerlerin aynı yerde konumlanmasına fırsat vermezdim. Çünkü ticari ve sosyal alanları ayrı yerde konumlandırıp toplumun gelişmesini teşvik ederdim. 5- Camilerin altında ticarethaneye izin vermezdim. Çünkü ibadet edilecek yerlere manevi bir kültür oluşturmaya çalışırdım. Daha çok peyzaj ve daha çok sosyalleşmeyi öncelerdim. Bütün camilerde bay ve bayan tuvaletlerinin olmasını sağlar ve hiçbirinden ücret almazdım. 6- Yeni imara açılan yerlerde yaya yolu, bisiklet yolu ve binek araçların geçişinin olmasını sağlardım. Gereksiz bat-çık'lara, üst geçitlere ve şehrin siluetini bozan yapılara izin vermezdim. 7- Eski yapıların olduğu yerlerde kadim şehirlerde tarihi dokuya uygun olmayan hiçbir imar sürecine geçiş vermezdim. 8- Parsel bazlı imara asla geçit vermez, ada ve bölgesel bazlı planlara geçiş sağlardım. Ancak kamu yararına olan yerlerde parsel bazlı imara yol verirdim. 9- Restorasyon, kentsel dönüşüm ve yeni imara açılan yerlerde ada ve mahalle bazlı imarın önünü açardım. 10- Kat sayısı ve yüksekliği, yerleşim yerinin fiziksel, jeolojik ve ekolojik yapıyla doğru orantılı olmasına çalışırdım ve bu kritere uymayan hiçbir imara izin vermezdim. 11- İnsanların ikametgâh amaçlı olarak kullandığı binalarda, işyerleri ruhsatlarının verilmesini doktor, avukat, büro vb. ve kullanılmasına müsaade etmezdim. 12- İmara açılan yerleşim yerlerinde binaların güneşe, hava koridorlarına ve görsel panoramaya aykırı olan yapılaşmaya gidilmesine izin vermezdim. Bir insanın evi bir başkasının manzarasını, havasını ve güneşini engellemeyecek şekilde planlanmasını sağlardım. 13- Yolların ve sokakların araç endeksli değil, insan endeksli olarak planlanmasını sağlardım. 14- Kadim şehirlerde metruk, tarihi niteliği olmayan, sosyal fonksiyondan yoksun, sonradan eklenen yapıların yıkılmasını sağlardım. Bunların yerine asla yeni yapıların inşa edilmesine izin vermezdim. 15- Şehrin bazı yerleşim yerlerinin sokaklarını araç trafiğine kapatıp, el sanatlarının, yöresel ürünlerin, butik iş yerlerinin, otantik ürünlerin pazarlanmasını sağlar, bu yerleri insanların gezme ve dinlenme alanları olarak kullanmalarını sağlardım. 16- Yeni mesken yapımında, yöresel mimariye uygun olmayan yapıya ve yapım malzemelerine izin vermezdim. 17- Kat yüksekliği, emsal artış mutlaka sınırlandırır ve bölgesel düzeyde bütün konutlar için aynı standartları uygulardım. 18- Binaların çatı ve bodrum katlarının ikametgâh amaçlı kullanımına ruhsat ve izin vermezdim. 19- Bütün caddelerin simetrik olmasını sağlar ve binaların dış cephesinin aynı olmasını planlardım. Şehirde görsel estetiği sağlar, levha kirliliği kaldırırdım. 20- Yerleşim yerlerini mahalle bazında oluşmasını sağlar, nüfusla doğru orantılı olarak yeşil alanları, okulları, ibadet yerleri ve ticari merkezleri oluştururdum. 5000'lik, mahalleler kurar, komşuluk ilişkilerinin gelişmesini sağlayacak şekilde şehri planlar ve mahalle kültürünü canlandırırdım. 21- Özellik arz etmeyen fakat fertlerin kendi imkânlarıyla yapmak istedikleri konutların mimari projelerini belediye tarafından bedelsiz yapılmasını sağlardım. 22- Yerel yönetimlerde bürokrasiyi azaltırdım. İmar, ruhsat ve denetimle ilgili birimlerin koordinasyonunun tek elden oluşturulmasını sağlardım. 23- İmarı ve alt yapısı olmayan kaçak yerleşim yerlerine su, elektrik, yol, doğalgaz ve kamu hizmetleri götürmezdim. 24- Yaz aylarında akşamları ana caddeleri trafiğe kapatıp halkın alış veriş yapmalarını, yemek yemelerini ve çocuklarıyla birlikte şehir hayatına katılmalarını ve bisiklet ile şehirde dolaşmalarını sağlardım. 25- İmara açılan her konuttan ve her yeni evlenen şahıslardan ağaç vergisi adı altında ücret alır ve onlar adına ağaç dikerdim. 26- Şehri suyla buluşturur ve doğal kaynak suları şebekeye dahil etmeyip ana caddelerde, mahallelerde, okullarda, hastanelerde ve camilerin olduğu yerlerde tarihi çeşmeler yapardım. 27- Her mahallede voleybol, basketbol sahaları ve kütüphaneler kurar ve insanların gezebilecekleri yeşil alanlar oluştururdum. 28- Semt pazarları kurar ve üretici olan insanların kendi ürünlerini direk tüketiciye satış yapmalarını sağlayacak noktasal alanlar oluştururdum. 29- Şehrin trafiğini azaltmak ve rahatlatmak için toplu taşımayı¸ tramvay, bisiklet veya yaya olarak önceliklendirirdim. 30- Suç işleyen hiçbir suçluyu imar değişikliğiyle ne suçu ne de suçluyu ödüllendirirdim. Rant olgusunu rasyonel imar mantığıyla önünü keserdim. 31- Sanayi bölgelerine yakın yerlerde sosyal konut projeleri üretirdim. Şehrin trafiği böylece minimize edilmiş olacaktı. 32- Dağınık yapılaşmaya ve birbirinden uzak yapılaşmaya izin vermezdim. Bu durumun yerleşim yerlerinin toplumsal maliyetlerin artışına sebep olacağını öngörüp ona göre önlem alırdım. 33- Su mecralarına ve verimli arazi yataklarına imar izni vermez ve derelerin olduğu yerlerde sağ ve sol taraflarına 100 metre imar izni asla vermezdim. Bu alanları doğal park ve dinlenme alanları olarak kullanılmasını sağlardım. 34- Mekânsal mimari projelerde; sağlamlık, fonksiyonellik ve estetik ögeleri mutlaka arardım ve projelerin insan psikolojisine uyumlu olmasını sağlardım. 35- Şehrin alt yapısı ile ilgili yapıların su, yol, elektrik, doğalgaz, iletişim ve benzeri hizmetler geçeceği güzergâhları bir defada planlardım. 36- Yeni bir yeri imara açmadan önce rüzgârın yönünü, arazinin eğimini, bitki örtüsünü, toprağın yapısını, güneşe göre konumunu, lojistik ve benzeri unsurları mutlaka göz önüne alırdım. Bütüncül unsurlardan yoksun plan ve imar uygulamalarına asla izin vermezdim. 37- Halkı yönetime dâhil eder, onların fikirlerini, serbest kürsü, anket, oylama ve halk günlerini düzenleyerek almaya çalışırdım. 38- Yapılan maslahatların bir grubun, bir sınıfın veya bir kişinin değil tüm toplumun genel faydası doğrultusunda karar alır ve ona göre hareket ederdim. 39- Göreve getireceğim kişilerden liyakat, adalet ve sadakat mutlaka arardım ve onları kimselere muhtaç etmezdim. Temel ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde imkânlar sağlardım. 40- İnsan, mekan ve şehircilik arasında palyatif çözümler değil, sahici ve kalıcı projelere imza atmaya çalışır ve ikinci defa belediye başkanı olmayı düşünmezdim. Kendime ve sevdiklerime zaman ayırmaya çalışır, hayır işlerinde yoğunlaşmaya çalışırdım. Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz Kodu Girin Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder Çok haklısın üstat milletten olanın millete faydası olur artık dur deme zamanı kukla değil lider yönetici istiyorum oyum Ziya hocaya Abi guzel bir yazi kime ne anlatacaksin karsidakilerin algi duzeyleri dusukise sizin gibi degerli insanlara sira gelmez inaniyorum umudunuz size zirveyi tatiracak kusura bakmayın ama sizde olsanız aynısı olursunuz ole yazıp çizmek kolay bunu soyle şunu soyle yaparım ederim lafla peynir gemisi yürümüyor Misafir Kullanıcı Tanimadiginiz bir insan icin atip tutmaniz hicte şık degil MESALA AKP -MHP İŞBİRLİĞİ NASIL OLMALI VS iyi ki belediye başkanı değilsiniz yılmaz bey bu mevcutlarla ve il başkanı ile asla bir şey yapamazdınız ALLAH yolunuzu açık etsin kardeşim Misafir Kullanıcı Teşekkür ederim. Evlerin ve ibadethanelerin altına market veya ticarethane kentsel dönüşümde konut sakinlerinin buna izin vermemesi veya bir kaç noktada alışveriş merkezleri sağlık. Misafir Kullanıcı Teşekkür ederim bu güzel fikirleriniz için.. sen bu şekilde yazılarına devam et bir diğer seçimde sensin Misafir Kullanıcı Biz bildiğimiz doğruları Allah 'ın takdiri. Teşekkür ederim Yılmaz bey, bence ilimizin en büyük eksikliği aydınlarımız tarafından kurulmuş herhangi bir stk ve web haber sitesinin bir araya gelebilseydiler, ortak bir kurumda bulunmuş olsalardı ve Bingölümüzün sorunlarını gazetelerde sosyal medyalarda gündeme getirmiş olsalardı, şehrimizle ilgili önemli istatistikleri dile getirselerdi, diğer illerle karşılaştırma yapabilselerdi, şehrin sorunlarını somut bir şekilde dile getirebilselerdi bence ciddi anlamda ilimizin faydasına bir şeyler zamanda ilimizin en ciddi ve takip edilen STK'sı yapı değişmeli Misafir Kullanıcı Teşekkür ederim. Bu fikrinize katılıyorum. Ideolojik yapıdan arınıp temel meselelere egilmek daha gerçekçi. Bu memlekete kayyumdan başka biç kimse hizmet etmez Sayın yorumcular, yılmaz bey millet vekili aday adayı iken bazı siyasetçilerle görüş alış verişinde bulun dedim kendisine bana verdiği cevap şu idi eğer ben onlardan farklı ve kardeşlerimi haklarını düşün muyorsam niye aday olayım demişti. şurada bir incelik var başkasının el yordamı ile yürümek, topal ve kör olarak yürümek daha eftal dir. sizler yorumlarınız da serbestsiniz. Türkçe Arapça Almanca İngilizce İspanyolca Fransızca İbranice İtalyanca Japonca Flemenkçe Lehçe Portekizce Rumence Rusça İsveççe Türkçe ukraynaca Çince İngilizce Eş anlamlılar Arapça Almanca İngilizce İspanyolca Fransızca İbranice İtalyanca Japonca Flemenkçe Lehçe Portekizce Rumence Rusça İsveççe Türkçe ukraynaca Çince ukraynaca Bu örnekler aramanıza bağlı olarak kaba sözcükler içerebilir. Bu örnekler aramanıza bağlı olarak günlük dilden sözcükler içerebilir. "ben olsaydım" metninin İngilizce çevirisi Öneriler Polis şefi ben olsaydım böyle olmazdı. It'd be different if I were heading to the police. Hayalet ben olsaydım, kurbanımı çoktan seçmiş olurdum. Your Highness, if I were the Phantom, I'd have chosen my victim already. Hırsız ben olsaydım bile, kendi müzemden çalmazdım. Even if I was a thief, I wouldn't steal from my own museum. O noktada lider ben olsaydım aynı şeyi yapacaklarından eminim. I am confident they would have done the same if I was in the lead at that point. Tabii bu ben olsaydım, gebermiştin. Onun yerine konuşamam, ama ben olsaydım... Well, I can't speak on his behalf, but if I were to... Şefin ben olsaydım bir numaralı şüpheli sen olurdun! If I were your chief, you would be the number-one suspect! Ama ben olsaydım ve psikiyatriste gitmek bunu engelleyecek olsaydı bir saniye bile durmazdım. But if I was and seeing a psychiatrist could stop it, then I would go in a second. Eğitmenin ben olsaydım, et olmazdı. Eğer karar verecek olan o değil de ben olsaydım çok daha güzel olurdu. You know, it would be nice if I were the one deciding, not her. Demek istediğim, nişanlın ben olsaydım beklemeye hiç aldırmazdım. If I were engaged to you, I wouldn't mind waiting at all. Sadece ben olsaydım, sorun olmazdı. If it was only me, there'd never be any problem. Söylemeye çalıştığım yalnız ben olsaydım daha farklı olabilirdi. All I'm saying is, it would have been different it was just me. Vurulan ben olsaydım, bunu yapanı bulur ve icabına bakardı. If I got shot, he would have found the man who pulled the trigger and taken care of it. Yapan ben olsaydım, mutlu olurdum. Sürekli keşke onun yerinde ben olsaydım demiştim. And all the time I keep wishing she had some of this beef of mine. O durumda ben olsaydım seni ve Christine'i nasıl koruyacağımı. If-if I was in that situation, how I would protect you and-and Christine. Öyleyse ben olsaydım, şimdi öğrenmeyi tercih ederdim. Well, then, if it were me, I think I'd rather know now. Çoğu zaman keşke ölen ben olsaydım diyorum. Most of the time I'm... I wish it was me that was dead. Eğer ben olsaydım, ne gerekiyorsa yapardım. If it was me, I'd get my way by any means possible. Bu anlam için sonuç bulunamadı. Öneriler Sonuçlar 900. Birebir 900. Geçen süre 900 ms. Documents Kurumsal çözümler Çekim Eş anlamlılar Yazım denetleme Yardım ve hakkımızda Sözcük dizini 1-300, 301-600, 601-900İfade dizini 1-400, 401-800, 801-1200Sözcük öbeği dizini 1-400, 401-800, 801-1200

ben lider olsaydım ne yapardım